Osmanlı arşivi tarihe ışık tutuyor
|
|
Osmanlı Devleti’nin zengin arşivi, sadece Türkiye’nin değil, Orta ve Yakın Doğu, Balkan, Akdeniz ve Afrika ülkelerinin tarihlerinin yazılmasında da başvuru kaynağı.
Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğünce yapılan “Osmanlı Fermanları” çalışmasında, Osmanlı Devleti’nin zengin arşivinin, sadece Türkiye’nin değil, Orta ve Yakın Doğu, Balkan, Akdeniz ve Afrika ülkelerinin milli ve ortak tarihlerinin tespiti ve yazılmasında başvurulacak kaynak niteliğine sahip olduğu vurgulandı. Türkiye Cumhuriyeti’nin, Osmanlı Devleti’nden devraldığı zengin arşiv mirasıyla, dünyanın en önemli arşivlerinden birisine sahip olduğu kaydedilen çalışmada, geniş bir coğrafyada 6 yüzyılı aşkın süre ayakta kalan ve çeşitli toplumları barış içinde bir arada yaşatan Osmanlı’nın, önemli arşiv özelliklerinden birinin de tarihi, siyasi, ekonomik konular yanında kültürel, estetik ve sanatsal değerleri içerisinde barındırması olduğu anlatıldı.
SANAT ESERLERİ
Çalışmada, Türkiye Cumhuriyeti arşivlerinin milli kültür ve kimliği yansıtan engin kaynak olduğu belirtilerek, bir dönemi en iyi yansıtan unsurlardan birisinin de dönemin sanat eserleri olduğu kaydedildi.
Türk tarihinin önemli materyalleri arasında sayılan ferman, berat, ve tuğralar da döneminin önemli olay ve konularını ihtiva etmekle birlikte, dönemin sanat kudreti ve ifadesini, üslubunu, zevkini ve asaletini ortaya koyuyor. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nin en önemli koleksiyonlarından birisi olan “Müzehhep Fermanlar Koleksiyonu”nda da olgunlaşmış estetik zevk ve ince bir ruh gözler önüne seriliyor.
FERMAN
Sözlükte emir, emirname, buyruk, hükümdar alameti gibi anlamları ifade eden ve Osmanlı tarihinde önemli yer tutan Ferman, bir görev için hükümdar tarafından verilen ve hükümdarın tuğrasını taşıyan yazılı emir anlamına geliyor. Fermanlar, hükümranlığın ve saltanatın bir nişanesi olarak, altın yaldız ve muhtelif renk ve motiflerle süslenmiş oldukları gibi, süs ve yaldızdan uzak, sade de olabilirler.
Bir ferman metni incelendiğinde; dua, metinde ferman sözünün belirtilmesi, kendisine ferman verilen veya gönderilen şahsın, sosyal mevkisine ve vaziyetine uygun bir üslupla hitap edilerek isminin ifade edilmesi, fermanın veriliş veya gönderiliş sebebi ile yapılması gereken işin açıkça yazılması, emredilenin yerine getirilmesinde, memurun başarıya ulaşması için dilek ve temenni, fermanın yazıldığı yer ve tarih unsurları göze çarpıyor.
BERAT
Yazılı kağıt, mektup anlamlarına gelen berat, bir tarih terimi olarak ise Osmanlı Devleti’nde bazı memuriyetlere tayin edilenlere, görevlerini ve yetkilerini belirten, padişahın tuğrasını taşıyan ve tayin emirlerini ihtiva eden belgelere denir. Berata, “biti”, “berat-ı şerif”, “nişan-ı şerif” de denilir.
Bir beratta, verilen görevin cinsi, yeri, geliri veya maaşı, verilenin ismi, niçin verildiği ve kendisinden ne istenildiği, kumandanlık, serdarlık veya diğer bir görev tevcihi için ise berat sahibinin salahiyet derecesi de belirtiliyor. Beratlar, tımar, iltizam, muafiyet, mukataa, malikane ve imtiyaz beratları; beylerbeyilik, nişancılık, defterdarlık, vezirlik gibi memuriyetlerin beratları; imamet, hitabet ve tababete mezuniyeti beratları gibi konularına göre isimlendirilir.
Bu arada, Osmanlı Devleti’nde padişahlar değiştikçe bütün beratlar değiştirilerek, yeni padişahın tuğrası ile yeni beratlar verilirdi.
TUĞRA
Padişahın ismini içeren özel bir işaret, padişahın imzası gibi anlamlar içeren tuğra, hükümdarın basılmış imzası demektir. Oğuz hakanları, Selçuklu sultanları ve Osmanlı padişahları tuğra kullanmışlardır.
Tuğra belirli kısımlardan meydana gelmiştir. Padişahın kendisi ve babasının isminin yazıldığı kısma, taht, kürsü veya sere adı verilir. Buradan sola doğru uzanarak, aşağıdan yukarıya doğru uzayan ve iç içe iki kavisten meydana gelen kısma ise beyze veya sancak adı verilir. Beyzelerin ucundan devam eden ve tahtın sağ tarafına doğru uzayan paralel iki çizgiye de kol, hançer veya kılıç adı verilir.
Tahtın üst kısmında yukarıya doğru birbirine paralel uzayan üç çizgiye ise tuğ veya flama denilir. Tuğların üst kısmından aşağıya doğru sarkan “S” şeklindeki üç çizgi ise zülfe diye adlandırılır.
Kürsü veya sere olarak tanımlanan taht kısmı, Osmanlı tahtını sembolize eder, üstünde de sultanın adı yazılmaktadır. Sağ tarafa doğru uzanan kılıç, kuvvet ve kudretin sembolü ve üst tarafta yer alan tuğlar bağımsızlığı simgelemektedir.
Bilinen şekliyle tuğra, ilk defa Orhan bey tarafından kullanılmıştır. Daha sonra tuğralar şekil itibarıyla hep gelişme göstermiştir.
Ayrıca, Osmanlı Devleti’nde, padişahların isimlerini ihtiva eden tuğra, arma olarak kullanılmıştır.