Türk mimarisi Bulgaristan’daki Türk varlığını,Osmanlıdan bu güne kadar hep korumuştur.Tiyatro ve müzik 19 yüzyılın sonlarına doğru kimliğini bulmuştur.20.yüzyılın başlarında,Balpınar,Silistre,Varna,Rusçuk,Razgrat şehirlerinde bazı okullarda ve köylerde Amatör tiyatro ve koro grupları kurulmaya başlanmıştır.’’Vatan yahut Silistre’’gibi piyeslerle özgürlük mücadelesi anlatılmıştır.
1920 yılında Pravadi,İslimiye,Eski Zağra,Aydos,Vidin,Şumnu şehirlerinde yeni tiyatro grupları ve korolar kurulmuştur.Vidin’de Türk Öğretmenler Birliği’nin rehberliğinde kurulan tiyatro Namık Kemal’in eserlerini oynamıştır.Elde edilen geliri,yoksul okul çocuklarına kitap,elbise,ayakkabı almak için harcayan tiyatro grupları olmuştur.1926 da ‘’Bulgaristan Türk Gençlerinin Medeni,İrfani,İdmani,Spor Turan Cemiyetleri Birliği’’çatısı altında tüm kültürel faaliyetler birleştirilmiştir.Mustafa Şerif Alyanak ve Mehmet Behçet Terim’in piyes kitapları yayınlanmıştır.Tiyatro gruplarının senaryoları çoğalmıştır.
1934-1953 yıllarında,tüm bu faaliyetler hükümetçe yasaklanmıştır.1944 sonrası dönemde,Türklerin ısrarlı mücadelesi neticesinde,komünist hükümet 1952-53 yıllarında Bakanlar Kurulu kararıyla,Şumnu,Hasköy,Rusçuk’da birer Türk tiyatrosu açılmıştır.Hasköy tiyatrosu Kırcaali’ye,Rusçuk Tiyatrosu da Razgrat’a taşınmıştır.Sofya Yüksek Tiyatro Enstitüsü ile Moskova Yüksek Tiyatro Enstitüsünden mezun olan Türk rejisörler bu sanat sürecine hizmet etmişlerdir.
Profesyonel müzik çalışmalarının yaygınlaşması,1950-59 yıllarında,amatör müziksever grupların gayretleriyle olmuştur.Sofya radyosu ve gramafon plakları aracılığı ile halka Türk müziği sunulmuştur.1944 sonrasında yaşanılan bu olumlu gelişmeler,1969 dan sonra hükümetin getirdiği yasaklarla büyük darbe almıştır.Türk sanat toplulukları,Bulgar sanat toplulukları ile birleştirilmiş,Türkçe yayımlanan sanat eserleri toplatılmış,Türkçe oyun yazıp sahnelemek suç sayılmıştır.
Türk basının Bulgaristan’daki temelleri ise, Osmanlı döneminde atılmıştır. 1865 de Tuna vilayetinin merkezi olan Rusçuk şehrinde Tuna isimli vilayet gazetesi yayımlanmıştır. Yine Rusçuk da 1875 de Güneş-La Soleil isimli Türkçe ve Fransızca bir gazete çıkartılmıştır.
1878-1908 yıllarındaki prenslik döneminde, Bulgaristan’da çıkan gazetelerin çoğu, Abdülhamit istibdatına karşı çıkan, iltica ederek Bulgaristan’a gelen Jön Türklerin ideallerini yayınlamaktaydı. Bu devirde Türkçe olarak yayımlanan gazete, dergi sayısı 48 olarak sayılmıştır. Öncelikle 1880 de Bulgaristan Resmi Gazetesi’nin Türkçe tercümesi yayımlanmıştır.1882 de Yusuf Ali Bey tarafından haftalık siyasi ve edebi gazetesi ‘’Tarla’’, yine aynı gazeteci tarafından 1883-86 yıllarında ‘’Dikkat’’ gazeteleri ile 1883-85 yıllarında ‘’Hilal’’; 1884-85 yıllarında ‘’Çaylak’’; 1885-86 yıllarında ‘’Balkan’’gazeteleri Bulgaristan Türklerince çıkartılmıştır. Bunlar hükümetçe bir süre sonra kapatılmıştır. 1887 de Varna’da A.Necip Nadir Bey tarafından ‘’Varna Postası’’ ile, Sofya’da ‘’Serbest Bulgaristan’’ ve bundan başka 1888 de ‘’Bulgaristan’’ ve ‘’Başlangıç’’gazeteleri yayımlanmış ve kısa süre de kapatılmıştır.1894-99 da Arnavut Yusuf Ali Bey tarafından Sofya’da ‘’İttifak’’;1894-95 yıllarında Rusçuk’ta Mahmutoğlu İskender Bey ve Hacı Recepoğlu Şevki Efendi tarafından ‘’Sebat’’; 1895-97 de Filibe’de Ali Rıza Bey tarafından ‘’Gayret’’ ile ‘’Hamiyet’’;1896 da Filibe’de Mehmet Tahir Bey tarafından çıkartılan ‘’Malumat’’Emin Tevfik ve Selanikli Hilmi Bey tarafından çıkartılan ‘’Emniyet’’ ve ‘’Bedreka-i Selamet’’;1897 de Mehmet Übeydullah tarafından çıkartılan ‘’Sada’’;1897-98 de Hacı Hafız Ahmet tarafından çıkartılan ‘’Resimli Emniyet’’;1897-1905 arasında Filibe’de Ali Fehmi Bey tarafından yayımlanan ‘’Muvazane’’;1905-1907 arasında Ali Fehmi Bey’in kardeşi Mehmet Sabri tarafından yayımlanan ‘’Ahali’’;1904-1905 de Rusçuk’da yayımlanan ‘’Uhuvvet’’;yine Rusçuk’ta 1905-10 yıllarında yayımlanan ‘’Tuna’’;1901 de Rusçuk’ta Ahmet Zeki Bey tarafından ayda 2 defa çıkartılan ‘’Müdafai Hukuk’’; 1904-1905 de Rusçuk’ta yayıma başlayan sonra Sofya’ya nakledilen ‘’Efkarı Umumiye’’zamanın önemli gazeteleridir.
Bulgaristan Türk basının en büyük gelişmeyi gösterdiği dönem,1908-1944 yılları arasındaki çarlık dönemidir.
Bu dönemi ve devamını bundan sonraki yazımda anlatacağım. Şimdilik sizi daha fazla bunaltmayayım ve her zaman yaptığımız gibi biraz dertleşerek bu yazımızı bitirelim.
Bu yazımın başlığına’’Ayakta Kalan Türk Uygarlığı’’ dedim. Çünkü Türk uygarlığı ayakta kalsın diye, sapasağlam,dimdik ayakta kalsın diye Türklerin,yabancı olan başka devletlerin egemenliğinde yaşayan Türklerin nasıl bir mücadele verdiklerini ben okuyarak öğreniyorum,size de yazarak bu öğrendiklerimi arz ediyorum.Geçmiş dönemlere ait tüm bu gazete,gazeteci,yazar isimlerini tek tek yazmamın sebebi de işte bu.Yani;ifade özgürlüğü için,milli kimliğimizi savunma hakkı için,köklerimizden kopmama inadı uğruna kimler gelmiş,kimler geçmiş...Şimdi bunca mücadele veren,bunca hayatını veya kellesini ortaya koyan bu fikir savaşçılarını,bu kültür cengaverlerini yok saymaz olmazdı...’’Şu tarihler arasında,bilmem ne kadar yayıncı tarafından,bilmem ne kadar Türkçe gazete,dergi çıkartılmıştır’’diyebilirdim ve bu benim için de,sizin için de daha kolay olurdu.İşin doğrusu,bu kolay yol aklıma da gelmedi değil hani...Ama sonra düşündüm ki;o fikir kahramanlarına,o yiğit kültür savaşçılarına bir parça olsun vefa borcumuz varsa,ki bir parça değil iliklerimize kadar vefa borcumuz vardır onlara,evet !onlara iliklerimize kadar vefa borcumuz olduğunu hissettim ve isim isim hepsini kaydettim.
Kırcaali haber’e ve bu gazetede yazdıklarımıza, yazarlarımıza, haberlerimize bir bakın.Kırcaali haber gibi; Bulgaristan’da,Yunanistan’da, Makedonya’da, Balkanlar’da, Trakya’da, Rumeli’nde Türkçe yayın yapan daha nice nice gazeteler, dergiler, yayınevleri, tiyatrolar, sinemalar, radyolar, televizyonlar; bu günlere havadan gelmedi.Çok kişi dayak yedi, çok kişi mahpus yattı, çok kişi öldü,çok kişi sürgüne yollandı veya firar etti, çok kişi akli ve psikolojik dengesini bozdu... Ayakta Kalan Türk Uygarlığını sarsmamak,yıkmamak,çökertmemek,diz çöktürmemek için...Kaç kişi,nelerden,nelerinden,kimlerinden vazgeçti....
Yazılanların, okuduklarınızın, Kırcaali Haber gazetesinin ve diğer gazetelerinizin, radyolarınızın, televizyon yayınlarınızın kıymetini bilin ve bu kıymetleri, bu değerleri, her ne pahasına olursa olsun koruyun.
Müzekki Ahmet’e teşekkür ediyorum. Makedon gazetesi Maktürk yöneticisi Akan Abdula’ya teşekkür ediyorum. Trakya’nın Sesi gazetesini çıkartan Abdülhalim Dede’ye teşekkür ediyorum. Öğretmenin Sesi Dergisini çıkartan İlknur Halil hanımefendiye teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız. Mücadeleniz silahlı mücadeleden çok daha zor, daha çetin ve daha saygın. Üstelik insan hakları evrensel hukukunun sizlere hak ve layık gördüğü haklarınızı, sizlere yaraşır bir seviyede ifade ediyorsunuz ve hakkınızı er geç söke söke alıyorsunuz. Kaderin bir sillesi olarak Bulgar, Yunan, Sırp hükümetlerin egemenliğinde yaşamanız, sizlere hiçbir şey kaybettirmedi. Laf aramızda o zamanki Osmanlı Hükümeti devam etseydi, inanın büyük ihtimal bundan daha iyi olmayabilirdi... Ya da,bir çok değerinize Türkiye’deki Türklerden daha sıkı, daha kuvvetli,daha imanla sahip çıkıyorsunuz.
Ben buradan şu sonucu çıkartıyorum. Kim demişse ‘’Balık baştan kokar’’diye, yalan söylemiş. Bence bir toplumda mutluluğu, huzuru, refahı yönetenlerin seviyesi değil; yönetilenlerin seviyesi belirliyor. Çünkü seviyeli bir yönetilen karşısında, seviyesiz bir yönetim fazla tutunamıyor... Elbette bu benim tamamen şahsi fikrimdir. Görüşmek üzere. Sevgimi, hürmetimi kabul edin. Bizzat bana yazmak, bana iletmek isteyen olursa; Kırcaali Haber yönetiminden e-posta adresimi isteyebilir.Veya makalemin altına kendi görüşlerini ilave edebilir. Sevgi, hürmet, selam olsun.