hürbalkan internet dergisi
  Bulgaristan'a Osmanli Arsiv Belgelerinin Satilmasi
 
Bulgaristan'a Osmanli Arsiv Belgelerinin Satilmasi
tarihsohbetleri. Radyo programindan alinmistir ;
Konumuz; Bulgaristan'a satılan Arşiv vesikalarımız.
Arşivler; tarihin, milletlerin insanlığın geçmişine en önemli kaynaktır.
Kıymetli Dinleyenler
Öncelikle söyleyeceklerimiz, anlatacaklarımız, doğrudan doğruya kendi sözlerimiz olmayıp, yetkili ağızların bizzat derleyip, tebliğ olarak sundukları veya çeşitli gazetelere araştırma yazısı olarak sunmuş olduklarıdır. Konuyu anlatırken dinleyicilerimizin daha fazla bilgi sahibi olmaları için yararlandığım belgelerin isimlerini konuyu sizlere aktarırken vereceğiz.
Değerli Dinleyenler
Geçen programımızda sizlere arşivin tarihçesinden, öneminden, değerinden, ülkemizdeki bu konudaki çalışmalardan bahsetmiştik. Kısada olsa arşivin önemine değinerek birinci bölümün asıl konusu olan Bulgaristan'a satılan Evraklardan bahsetmek istiyoruz.
Değerli Dinleyenler
Arşiv ve arşivcilik neden bir millet ve devlet için önemlidir?
Arşivler bir ülkenin tapu senedi, kimliği, hatıratı, geçmişten bugüne bu günden yarına bağlayan temel dayanağıdır. Tarihi için temel köprüdür. Günümüz toplum hayatının oluşumunda tarihten getirdiğimiz değerler ya arşivlerin kendisi, yahut sinmiş halidir. Toplum hayatının idari, siyasi, hukuki, askeri, iktisadi, dini ilmi biyografik, teknik ve kültür konularındaki temel kaynaklar belgeler arşivin ta kendisidir.
Değerli Bayrak FM Dinleyenleri
Ecdat arşiv belgelerine bu kadar ehemmiyet vermesine karşılık tarihte bazı olayların yaşanmış olması arşiv çalışmaları ve tarihimize verilmesi gerekirken verilmeyen talihsizlikler olarak değerlendirmek istiyorum. Yakın tarihimizde meydana gelen Arşivciliğimiz açısından son derece üzücü bir dönem olarak tarihe geçmiş olan bir olayı sizlere anlatmak istiyorum. Dahası ben anlatmak yerine sizlere belgelerden aktaracağım.
Olay: Bulgaristan'a Osmanlı Arşiv Belgelerinin Satılması,
Tarih: 4 Haziran 1931
Gerekçe: Hurda kağıt denilen evrakların temizlenmesi
Yer: İstanbul Defterdarlığı Maliye Arşivi
Bu konuda sizlere Bulgaristan'a Satılan Evrak ve Cumhuriyet Dönemi Arşiv Çalışmaları adlı eserin 1. Sayfasından alıntı yaparak (Cumhuriyet Arşiv Daire Başkanlığı Yayın No:19 Ankara-1993) konumuza geçmek istiyorum:
İstanbul Defterdarlığı Maliye Arşivi evrakının bir bölümü, 1931 yılı mayıs ayında, kuru ot ve paçavra fiyatına, okkası üç kuruş on paraya Bulgaristan'a satılmıştır. Tarihi evrakımız ot balyaları gibi çemberlenip, vagonlarla Bulgaristan'a gönderilirken, bu durum Son Posta Gazetesi yazarı İbrahim Hakkı Konyalı tarafından tespit edilmiştir. İbrahim Hakkı ilgili makamlara müracaat ederek bu işlerin durdurulmasına çalışmışsa da, maalesef muvaffak olamamıştır.
Daha sonra Muallim Cevdet olayın takipçisi olmuş, dönemin Başbakanı İsmet İnönü'ye bir mektup yazıp, evrak satışının incelenerek, yapılan usulsüzlüğe son verilmesini istemiştir. Gazetelerdeki neşriyat ve Manisa Milletvekili Refik Şevket İnce'nin T.B.M.M.' ne verdiği önerge üzerine, hükümet bu konuda teşebbüse geçmiş; ancak Bulgaristan'a satılan evraktan bir kısmı geri alınabilmiştir.(İki yıl sonra) Olaya sebep olanlar hakkında ise soruşturma açılmış, fakat Recep Peker'in başkanlığı döneminde çıkan umumi af sebebiyle olayın müsebbipleri ceza almaktan kurtulmuştur.
Değerli Dinleyenler
Olayı sizlere biraz daha açıklamak için olayın ertesi günü yayınlanan Son Posta Gazetesi'nin haberini ve bu konuda devam eden olayları siz dinleyicilerimize aktarmak istiyoruz:
Filhakika ertesi gün (4 Haziran 1931) çıkan Son Posta Gazetesi'de Okka ile satılan kıymetli evrak meselesi başlığı altında bir yazı çıktı. Bu yazıyı uzun uzadı ya anlattıktan sonra bilhassa evrak daha mahzenden çıkarıldığı sırada orayı gezmiş ve görmüş olan İbrahim şu tafsilatı veriyordu.
Oradaki koridor harman halinde dökülmüş kağıtlarla dolu idi. Çemberliyorlardı. Arkada yüzlerce torba kağıt yığılmıştı. O suretleki içeri girmek mümkün değildi. Evvela Bekir Ağa (Oradaki hademe) oradaki torbaların üzerine çıktı ve elimden tutarak beni yukarıya çekti. Bu kısımda tesadüf edilmiş bir çok kıymetli vesikalar, defterler göze çarpıyordu. Burasını gözden geçirdikten sonra sıra aşağı kata geldi. Burada lanettayin aldığım kağıtların içinde altın yaldızlı mecmua parçaları, Silistre, Varna Tuna vilayetlerine ait kalelerin tamirine, zeamet, tımar vesikalarına, ulufenamelere, mutfak masraflarına, vakıflara ait birçok mülknameler vardı. Bunlar değersiz kağıt parçaları değil, onbinlerce kuruş ve lira sarfile bile yerlerine konması mümkün olmayan vesikalardı.

Değerli Dinleyenler
Olaya karşı çok duyarlı olan muallim Cevdet'in tepkisini sizlere aktarmanın da yerinde olacağını düşünüyorum. Olay yine o gün meydana geliyor. Aktaralım:
Olayı İbrahim Hakkı Konyalı anlatıyor:
Yine odamda gazetecilerden Yekta bulunuyordu. Derken o sırada Muallim M. Cevdet'te geldi. Hiçbir şeyden haberi yok. Hasta olduğu için eskisi gibi günlük gazeteleri takip etmiyor, yalnız mühim ve ilmi şeyler olursa kendisinin haberdar edilmesini arkadaşlarından ve dostlarından rica ediyordu.
Cevdet'i bu felaketten ve cinayetten haberdar ettim. İhtimal vermedi ve inanamadı. Gazeteyi ve oradaki resimleri gösterdim. Bu sefer yerinde oturamadı. Yıldırımla vurulmuşa döndü. Bir müddet hüngür hüngür ağlamaya başladı. Azıcık yatışınca biraz daha izahat istedi, verdim. Derhal yerinden kalktı. Sultanahmet meydanına gitti. Yarım saat sonra elinde bir kucak vesika olduğu halde geldi. ve Bunları beşer kuruşa çocukların elinden topladım, tarihi evrak bu hale getirilir mi? dedi. Hala ağlıyordu. Kendisini teskine ve teselliye çalıştım ne mümkün! Nihayet yapılacak muameleyi söyledim, zaten cesur ve pervasız olmakla beraber daha ziyade cesaretlendi.
Değerli Dinleyenler
Yazı uzun sizlere tamamını aktarmayım. Ancak Muallim Cevdet'in, dönemin başbakanı olan İsmet İnönü'ye gönderdiği mektubun bir bölümünü okuyayım:
Paşam,
1- Bu milletin askeri tarihi yazılmamıştır. Fakat asırlardan beri ordu defteri, askeri emirleri, muhasara ve yol jurnalları bu mahzende şimdiye kadar saklı duruyordu.
2- Vergi, emlak, nüfus, bütçeler gibi anasır tarihleri yazılmamıştır. Fakat vesikaları saklı duruyordu.
3- Fünun ve maarif tarihleri yazılmamıştır. Fakat vesikaları saklı duruyordu.
4- Sanayı nefise şubeleri ile Türk evlerinin, bahçelerinin tarihleri yazılmamıştır. Fakat vesikaları duruyordu.
5- Kağıt, mürekkep, mühür, imza, cilt, ebru tarihleri yazılmamıştır. Fakat vesikaları duruyordu.
6- Ziraat, ticaret, sanayi, maadin işleri tarihleri yazılmamıştır. Fakat vesikaları duruyordu.
7- Türk Köylerinin, Türk aşiretlerinin, Türk şehirlerinin ve bin yıllık Türk adlarının tarihleri yazılmamıştır. Fakat vesikaları duruyordu.
Şimdi bu vesikaların birkaç yüz bini uçmuştur. Daha bir çok defterlerinde imhasına karar verilmiştir. Yakında bu da olacaktır. Bu def terleri niçin müzeye vermeyip de ateşe atacağız? Vahşi miyiz?
Satış ve imha faciasını Evkaf mahzenleri,adliye, dahiliye, ...... mahzenleri de tekrar edecektir. Bu, ne müthiş haldir.
Bin yıllık vesikaları satan bir cemaati, garp medeniyeti kendi ailesine kabul eder mi?
Evvela bu sözümde, sonra size takdim ve pak vicdanınıza arz eylediğim atideki vesikaların lüzum ve kıymetinde Avrupa ulemasının zerre kadar şüphesi varsa idamıma razıyım. ...”
Değerli Dinleyenler
Muallim Cevdet’in yazdığı mektup uzun, mektubun devamında Avrupa tarih araştırmacılarının tarihi belgelere ne büyük önem verdiğini uzun izahat ve örneklerle açıklar. Ben sizlere bu mektubun cevabı veya yankısı diyebileceğim olumlu gelişmeyi sağlayan İsmet Paşa'nın üst makama yazdığı tamimi sizlere okumak istiyorum:
Ahiren İstanbul Defterdarlığında eski ve lüzumsuz diye satılan evrak arasında çok kıymetli bazı vesikalar bulunduğu anlaşılmıştır. Bilumum daireler evrak mahzenlerinde bir çok kıymetli vesaik bulunacağı şüphesiz ve bunun taktiri ihtisas erbabına ait bulunduğundan gerek merkezde ve gerek vilayetlerdeki evrak mahzenlerinde bulunan muamelesi hitam bulmuş eski ve yeni bilcümle evrakın hiçbir bahane ile ve hiçbir surette ziyana uğramalarına meydan verilmemesi, bilakis muhafazalarına itina edilmesi için icap edenlere tamimen emir ve tebliğ buyrulmasını ehemmiyetle rica ederim Efendim. 10/6/931
Başvekil
İsmet

Değerli Dinleyenler
Dönemin Başbakanının verdiği bu tamimle birlikte birçok arşiv malzemeleri satılmaktan, yakılmaktan ve kağıt hamuru olmaktan kurtuldu. Ancak zaman zaman bazı arşivlerin yakıldığı, ihmal edilmek suretiyle kaderine terk edildiği basında çıkan yazılar arasındadır.

Bulgaristan'a Satılan Evrak ve Cumhuriyet Dönemi Arşiv Çalışmaları adlı eser'in (Cumhuriyet Arşiv Daire Başkanlığı Yayın No:19 Ankara-1993)bu konuda yazılan gazete kupürlerinden oluşan bazı yazıları sizlere okumak istiyorum:
Sayfa 232, Yeni Konya Gazetesi 3 Aralık 1965 tarihli 1. Sayfada yer almış:
Manşetten verilen haber;
Tarihi vesikalarımız Kağıt Fabrikalarında Hamur haline getiriliyor.Bu manşetin altında olayı anlatan yazı uzun bir yazı ben bir bölümünü okuyayım: Sultanahmet'te Eski çadır mehterhanesi denilen, bir kısmını askerlik şubesi işgal eden altlı üstlü bir çok salonlardan, odalardan, tonoz bölmelerden teşekkül etmiş, koca mehterhane sarayı bir askeri arşiv haline getirilmişti. Yıldızdan harbiye nezaretinden, Bekirağa Bölüğünden bütün askeri vesikalar burada toplanmıştı. Burası da bir askeri karargah, bir geri hizmet yeri gibi kabul edilmiş, arşivden arşivcilikten anlamayan kimseler buraya gönderilmişlerdi. Mütehassıs olarak yüksek tahsili bulunmayan ve yalnız Arap harflerini şöyle sökebilen iki başçavuş verilmişti. Bir gün benden bazı vesikalar istediler. Burasını gördüm. Binanın ve evrakların hali yürekler acısı idi. Kubbe altına tonoz kemerli bölmelere, salonlara milyonlarca kilo vesika küreklerle doldurulmuş, yağan yağmurlar kalburdan geçer gibi üstlerine akıyordu. Tonoz kemerli odaların önlerine birer asker oturtulmuş, önlerine birer küfe konulmuş, onlar vesikaları yırtıp yırtıp küfelere dolduruyorlardı. Aklım başımdan gitti kan beynime hücum etti. Bağırdım:
- Aman ne yapıyorsunuz?!.
- Çürümüş, ıslanmış evrak, İzmit kağıt Fabrikasına göndereceğiz, ele geçmesin diye yırtıyoruz!.. dediler.
Özürler kabahatlerinden büyük idi. Durumu bir raporla Milli Savunma Bakanlığına bildirdim. Buraya mütehassıslar gönderilsin! dedim. Verakı mihr i vefayı dinleyen olmadı.
Sonra işittim ki 300 ton vesika buradan İzmit Kağıt Fabrikasına gönderilmiş ve hamur haline getirilmiş.


1- Bulgaristan'a Satılan Evrak ve Cumhuriyet Dönemi Arşiv Çalışmaları adlı eser Cumhuriyet Arşiv Daire Başkanlığı Yayın No:19 Ankara-1993
2- Kaynak eser,1.Milli Arşiv Şurası adlı tebliğ ve tartışmaların yer aldığı eser, bu eser de Devlet Arşivleri genel Müdürlüğünce yayınlanmış,
1. Kaynak eser Türk Arşivinin Kısa Tarihçesi ve Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'nün faaliyetleri yazarı Devlet Arşivleri Genel Müdürü sayın İsmet Binark bey,
2. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Cumhuriyet Arşivleri Genel Müdürlüğü Rehberi bu eserde Cumhuriyet Arşivleri Daire başkanlığı Yayınları no: 27 Ankara-1996
 
 
  Bugün 131 ziyaretçi (186 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol