Osmanlı İmparatorluğu; Asya'daAnadolu, Avrupa'da Rumeli ve ortada başkent İstanbul jeopolitik dengesi üzerine kurulduve yaşadı (1987: 47). 1876'da Tuna vilayetinin altı sancağında (Niş hariç), Türkve Bulgar nüfus eşit ve 1.100.000 dolayındaydı. Berlin Antlaşması ile Doğu Rumeliadını alan bölgede ise 1876'da, 681 bin Türke karşılık 483 bin Bulgar yaşamaktaydı.1877-78 Osmanlı-Rus savaşı esnasında 1 milyon bölge Türkü kanlı bir şekildeyurtlarından göçe zorlandı ve bunlardan yarısı soykırım ve ağır tabiat şartlarındanötürü katledildi. Böylece Osmanlı Tuna eyalet topraklarında azınlıkta olanBulgarlara bir ülke oluşturuldu. Diğer bir ifade ile Rus yetkili makamlarınca dabelirtildiği gibi bu savaş, "bir ırklar ve yok etme" savaşı olarak planlandıve uygulandı. Çoğunlukta olan Türkler, beşyüz yıldır yaşadıkları vatanlarındaazınlık konumuna düştüler. Yine de Bulgaristan Türklüğü tamamen ortadan kaldırılamadı.Örneğin Ocak 1881'de ülkenin kuzeydoğu bölgelerinde hala Türkler, %65'lik bir çoğunluğuteşkil ediyordu (1987: 48-49). Bölge tarım arazilerinin %70'ine sahip olan Türklerinazınlığa düşürülmesi ile ekonomik durumları da kötüleştirildi.
Bölge Rus işgaline düşmüşve Berlin andlaşması ile, Balkan dağları kuzeyinde bir Bulgaristan Prensliği ve güneyindeise, Doğu Rumeli Vilayeti kurulmuştu. Bu iki bölge yönetimi de fiilen Bulgarlarıneline geçmiştir. 93 Harbi sonrası Rus askeri birlikleri bölgeden çekildikten sonraBulgarlar, Türklere karşı tam bir baskı ve zulüm politikası uygulayarak göçezorladılar. Binlerce Türk kurşuna dizilmiş, hamile kadınlar katledilmiş, camileredoldurularak yakılmışlardır. 1883 yaz ortasından itibaren üç aylık dönemde 200bin Türk, Türkiye'ye geldi. Bu göçler, 1886-90 arasında 75 bin, 1893-1902 arasında70 bin olarak sürmüştür. Savaş sonrası kısmen yaralar sarılmış ve Türkler bazıkültürel haklar elde etmişlerdir. Bulgaristan, 1885'te Balkan Dağları güneyindeki DoğuRumeli vilayetini ilhak ederek büyümüştür.
1864'de kurulan TunaVilayeti "pilot bölge" seçilerek Mithat Paşa'nın yönetimi altında, eğitimalanında büyük atılımlar yapmış ve ülkenin en ileri bölgelerinden birisi olmuştu.1875'te bu vilayette Türklere ait; 2700 ilkokul, 40 ortaokul ve 150 medrese bulunuyordu.Ancak Osmanlı-Rus savaşı esnasında Türk eğitim kurumları yakılıp yıkılmış vebüyük darbe yemişti. 1886 yılından itibaren Bulgaristan Türk eğitimi, yavaşta olsabir toparlanma dönemine girmiştir. 1894/95 öğretim yılında, 1284 ilk ve 16 orta okulolmak üzere Bulgaristan Türklerinin 1300 okulu faal durumdaydı. Ancak Türk okulları,devlet desteğinden yoksun olduklarından araç-gereç ve formasyonlu öğretmen açısındanoldukça sıkıntı içindeydi.
Berlin Antlaşması,Bulgaristan'da yaşayan Türklerin dini, kültürel ve eğitim konusundaki hak ve özgürlüklerinigaranti altına alıyor ve bunların Bulgar anayasasında yer alacağını hükme bağlıyordu.1884'de çıkartılan Resmi ve Özel Okullar Yasası, Berlin Antlaşması kararları doğrultusundaTürk okullarını özel statüde sayıyor ve bunların yönetim ve denetimini Türkcemaatine bırakıyordu. 1891'de yürürlüğe giren Milli Eğitim Yasası, Türk okullarıüzerindeki yerel yönetim yetkisini artırıyordu. 1908 başında çıkartılan İlk veOrta Öğretim Yasası ile, görünürde Türklere kendi dillerinde eğitim hakkıverilmekle birlikte gerçekte eğitim özgürlüğünü kısıtlamak ve Türkleri cahil bırakmakamaçlanıyordu.
Bulgaristan Prensliğininkurulmasından itibaren Osmanlı-Bulgar ilişkilerinin odak noktasını Bulgaristan Türkazınlığı oluşturmuştur. Osmanlı yönetimi, soydaşların hak ve özgürlüklerini,eğitim durumlarını ve dini faaliyetlerinin korunması yönünde girişimlerde bulunmuştur.23Temmuz 1908'de ilan edilen II. Meşrutiyet sonrası kaos ortamında Bulgaristan Prensliği,5 Ekim 1908'de krallık ilan ederek Osmanlı Devletinden ayrılmıştır. Bu yeni dönemdeBulgar yönetimi, içte Türkler üzerinde tekrar baskı ve dışta ise diğer devletlerigölgede bırakacak bir emparyalist politika uygulamaya başlamıştır. Osmanlı devleti,19 Nisan 1909'de Türk ve Bulgar hükümetlerince İstanbul'da imzalanan bir protokol ileBulgaristan'ın bağımsızlığını tanıyordu. Bu protokol; Bulgaristan TürklerininBulgarlarla eşit haklara sahip olması ile birlikte özel azınlık haklarını, eğitimve dini hürriyetlerini bir kez daha güvence ve teminat altına alıyordu.
1909'da çıkartılan Bulgar MilliEğitim Yasası ile, tüm eğitim ve öğretim kurumları bir araya toplanıyor vedenetimi hükümet yönetimine bırakılarak merkezileştiriliyordu. Bulgar emsallerindenen az on kat daha yoksul olan Türk okulları, yerel ve genel yönetimlerden hiç maddidestek alamıyorlardı. Ayrıca anılan yasa ile Bulgar okullarına çeşitli gelirgetirici fonlar sağlanırken Türk okulları bundan mahrum edildi. Amaç; Türk çocuklarınıeğitimsiz ve cahil bırakmaktı. Bütün bu olumsuz şartlara rağmen Bulgaristan Türk eğitimi,yavaşta olsa bir gelişme içindeydi. Bulgaristan'da en fazla Krallık döneminde Türkbasını canlılık göstermiştir. Bu dönemde yaklaşık 80 dolaylarında dergi vegazete yayın hayatındaydı.