BULGARİSTAN’DA BULUNAN
OSMANLI VAKIFLARIDAN BİR DEMET
Atatürk Yüksek Kurumu Atatürk Kültür Merkezi tarafından 17-19 Mayıs 2000 tarihleri arasında Bulgaristan’ın Şumnu kentinde düzenlenen Uluslar arası Kültürel Etkileşim ve Türk Mimarisi Sempoyumu’nda bildiri olarak sunulmuş ve Bildiri kitabı, C.I, s.127-135.’de yayımlanmıştır.
Sadi BAYRAM
Türk kültür ve medeniyetinin gelişmesine çekirdek görevi ifa etmiş bulunan vakıflar sayesinde şehirlerin imar faaliyetleri artmış ve merkezi idare yerine, mahallinden idareye Osmanlı Devleti büyük önem vermiş bu sayede de Devlet fütühatla uğraşmıştır. Balkanların imâr faaliyetleri de hep vakıf yolu ile yapılmıştır. Balkanlardaki cami, mescit, medrese, imârethane, dar’üşşifa, çeşme, bedesten, muvakkithane, sıbyan mektebi, Kervansaray, han, hamam, şadırvan, sebil, çeşme, köprü, suyolu gibi yapılar ve vakıf yolu ile vücuda getirilmiş, şehirlerin sosyal ve kültürel ihtiyaçları karşılanmıştır.
Vakıf; ferdin taşınır veya taşınmaz bir malını, Allah rızası, insanlık sevgisi amacıyla, malını şahsî mülkiyetinden çıkarıp, kamunun istifadesine sunması, şeklinde tarif edilebilir.
Geçtiğimiz yıl, 700. Kuruluş yıldönümünü kutladığımız Osmanlı Devleti, fethettikleri toprakların devlete ait büyük bir bölümünü gazilere dağıtmışlar veya Devlete ait arazilerin gelirlerini, o toprakları idare eden bürokrat kesiminin tımarı olarak verilmesi temin edilmiş, bunun yanında, sefer zamanında, savaşa hazırlık amacıyla, bir miktar asker ve sipahi beslemesi şart olarak ileri sürülmüş, o çevrenin imâr işleri ile mahallî ihtiyaçlarının giderilmesi gayri resmi olarak istenmiş, Dersaadet’e problem getirilmesi önlenmiştir.
Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü Kültür ve Tescil Dairesi Başkanlığı Vakıf Kayıtlar Arşivi’nde, Evkaf Nezareti’nin kuruluş tarihi olan 1826 tarihinden 1911’li yıllara kadar, bugünkü Bulgaristan’da 403 adet vakıf kaydı bulunmaktadır.
Bunun yanında Başbakanlık Arşivi, Şer’i Siciller, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşivi, bu rakkamların dışındadır. Ancak, mahallinde daha pek çok vakıf kayıtlı olduğu bilinmekte, savaşlar, tabii afetler (yangın, sel, deprem v.b.), sebeblerle mütevellilerin ellerindeki bazı kayıtları, Evkâf Nezareti’ne kaydettirmedikleri, veya mahallinden idare edildiği için , İstanbul’a bildirmedikleri sanılmaktadır.
Öncelikle Sempozyumun yapıldığı Şumnu’dan başlamak yerinde olur sanırım. 17 Vakıf adı bir anda söylenebilir :
• Kâmil Paşa oğlu Hakkı Mehmed Paşa,
• Mehmed oğlu Osman Efendi,
• Haydar oğlu Hüseyin Efendi, Ali oğlu Mehmed Sadık Efendi,
• İbrahim oğlu Süleyman Ağa,
• Salih oğlu Davud Lütfi Efendi,
• Abdurrahman oğlu Timur,
• Ahmed oğlu Mustafa,
• Mustafa oğlu Abdullah,
• Veysi oğlu Ahmed Çavuş,
• Mustafa oğlu Nasreddin,
• İbrahim kızı Rabia,
• Hasan kızı Ümmühan,
• Ahmed kızı Fatma,
• Merhum Ali Ağa oğlu Şerif Halil Paşa ( Tombul Camii diye anılır)
• Recep oğlu Ahmed,
• Musli Ağa ve oğlu Abdülbaki vakıfları vardır.
Merhum Ali Ağa oğlu Şerif Halil Paşa Vakfiyesi :
Kethüdâ-i Sadr-ı Alî Şerif Halil Paşa, 21 Rebiulevvel 1157 H./ 04.05.1744 tarihinde vakfiyesini Abdurrahim oğlu Müderris Nimetullah Efendi huzurunda yapmış, Rumeli Kazaskeri Kadı Mehmed Es’ad Efendi ile Anadolu Kazaskeri Kadı Seyyid Abdullah Hocazâde ve İstanbul Kadısı Veliyuddin oğlu Ahmed tarafından tasdik edilmiş, Seyyid Mustafa tarafından hattı yazılmış, Teftiş-i Haremeyn-i Şerifeyn tarafından 11 Cemaziyelevvel 1157 H./ 22.06.1744 tarihinde Ferman-ı Âli gereğince vakıf kütük defterlerine kaydedilmiştir.
Vakfiyede;
İlk yapılışı atası olan Dedesi Şaban Bey merhum tarafından Şumnu Kasabasında yapılan cami yeniden yapılarak büyük ölçüde tamir edilmiş, 2. İmama günlük 15 akçe, 2.müezzine günlük 10 akçe, 3.kayyuma günlük sekiz akçe, üç devirhan’ın her birine günlük 5 akçe, Cuma vaazlarını yapan salih kişiye günlük 15 akçe, cami yanında yaptırdığım medresede haftada üç gün ders veren kişiye günlük 8 akçe, medresenin 10 adet odası için günlük 4 akçe aydınlatma bedeli tahsis edilmiştir. Kur’an-ı Kerim’i iyi okuyan bir Şeyhü’l-Kurra tayin edilerek, haftada iki gün camide Kur’an okuması için günde 10 akçe ücret ödenmesi, yazısı( hattı) iyi olan Kütüphanede haftada iki gün hat dersi veren hattata günlük 10 akçe, Hafızı kütüp ( kütüphaneci ) ve aynı zamanda Muvakkit olan kimseye günlük 10 akçe, ikinci kütüphaneciye günlük 6 akçe verilmesi ve kitapları dışarı çıkarmaması şart olarak belirtilmiştir. Ayrıca bir suyolcuya günlük üç akçe, Sabah vakti Kur’an okuyan üç eczahan’a günlük 5 akçe, hitabeti iyi olan devirhanlara nezaret eden kimseye 2 akçe zam verilmesi, iyi sesli naathan’a günlük 5 akçe, tuvaletleri temizleyen kişiye günlük 3 akçe, eski imam ve eski iki müezzinin her birine 6 akçe zam verilmesi, minare şerefelerini mübarek gecelerde aydınlatmak amacıyla senede 60 vukıyye zetinyağı, Yenipazar Matra karyesindeki cami için de her biri üçer vukıyyelik, mübarek geceler için 6 vukıyye zam edilmesi, Yenipazar Matra Karyesindeki tamir edilerek yeniden ihya edilen caminin imamına günde 6 akçe, müezzinine günlük 4 akçe, Sıbyan Mektebi öğretmenine günlük 2 akçe, Cuma vaizine günlük 15 akçe, tahsildara günlük 6 akçe katibe 15 akçe veilmesi emredilmiştir. Bunları yürütmek üzere mütevelliliğe yeğeni Çavuşzâde es-seyyid Mehmed Ağa tayin edilmiştir. Mehmed Ağa’nın vefatından sonra mütevelliliğe getirilecek kişiye getirilen kişiye 15 akçe verilmesi vâkıfın şartları arasındadır.
Bu vakfiyeye 17 Recep 1157 ile 28 Şevval 1158 tarihinde halk tarafından ekler yapılmıştır. Baykuş Boğazı Eğridere adlı nehirt civarında değirmen, 20 dönüm arsa, 2.300 kuruş gelir getirmek üzere vakfa terk edilmiştir.
Silistre Sancağı, Varna Nahiyesi Karagöz Mezrası mukataasından kendi hissesine düşen 50.040 akçe vakfa tahsis edilmiştir.
İstanbul Cerrahpaşa yanında, Kürekçibaşı Mahallesinde iki katlı, Üç oda, sofa, kiler, mahzen, su mahseni, bahçeyi içine alan, ev.
Yine İstanbul’da sur haricinde bir menzil,
Varna kazasında Cedide Köyü sınırları içinde bir kale içinde üç odalı bir ev, hamam, kiler, büyük anbar, bir bahçe.
Vakfiyenin şahitleri :
Umdetü’l-muhakkıkin kudvetü’l- mudakkıkin el-mevle’l-âlimu’r-rabbani ve’n-nehriü’l fadü’sadani halen … Sultani Saadetlü faziletlü Mehmed Piri zâde Efendi Hazretleri,
Umdetü erbabi’l cahi ve’l Celali Kudvetü ashabil mecdi ve’l ikbali Halen Reisü’l Küttap Sadetlü Atüfetlü Mustafaq Efendi Hazretleri,
Umadetü’l emacit ve’l ekarim zübdetü’l azimi ve’l afahım Serçavuşali Divan-i Ali Saadetlü mekremetlü Ali Ağa Hazretleri,
Umdetü erbabü’t tahriri ve’l kalem zübtetü ashabi’t tasriri ve’l rakam Halen Teskere-i evvel Kapıdan-ı Ali Saadetlü Abti Efendi Hazretleri,
Umdetü erbabü’t tahriri ve’l kalem zübtetü ashabi’t tasriri Halen Tezkere-I sani Kapudan Sadetlü Haşim Efendi Hazretleri,
Umdetü ashabil maarif-I ve’l kemal halen Mektubii Hazret-I Sadri ili Sadetlü Hamza Efendi Hazretleri,
Fahrüd emasili vel akran halen Katib-i Kethüda Hazreti Sadr Ali İzzetlü mekremetlü Ali Efendi Hazretleri,
Fahrü’l esbak ve’l akran halen Halife-i evvel Katip Kethüda-i Sadrı Ali rifatlü muhabbetlü Mahmud Efendi Hazretleri,
Şumnulu Hacı Davut Lütfi Vakfiyesi :
Şumnu, Ağa Camii Mahallesi sakinlerinden Salih oğlu Hacı Davut Lütfi Efendi, 21 Muharrem 1276 H./09.08.1860 M. tarihinde 3.600 kuruş vakfetmiştir. 3.600 kuruşun nemâsından Ağa Camii yanında bulunan Lütfiye Medresesine bir müderris seçilmesini, müderris maaşı olarak aylık 15 kuruş medresenin ısıtılması ve aydınlatılmasına senelik 120 kuruş; zeytin yağı ve kandil için 50 kuruş, 15 kuruş da tevliyet ücreti ayırmıştır.
Şumnulu Hacı Hüseyin Vakfiyesi :
Şumnu Şaban Halife Mahallesi sakinlerinden Haydar oğlu Hacı Hüseyin Evail-I Recep 1105 H./1-7 Mart 1694 tarihinde yaptığı vakfiyesinde; 2 adet attar dükkanı ile 3 adet dükkan vakfederek, gelirinin; Dündar Mahallesinde inşa ettirdiği mescit imamına günlük 3 akçe, müezzine 2 akçe, kayyuma 1 akçe, kandil için 1 akçe, 1 akçe şamdan için, 2 akçe, mütevelli için ödenmesini şart olarak ileri sürmüştür.
Zagra’da Hacı Mehmed Ağa Vakfiyesi:
Dergah-ı Ali Kapıcıbaşılarından Süleyman oğlu Hacı Mehmed Ağa, Zağra Kasabası’nda Hacıgi Camii ile Sivagi Camii isimli iki cami, bir medrese, 25 çeşme, bir çift hamam ve üç şadırvan yaptırmış, bu hayratına gelir olmak üzere 21 Zilkade 1220 H./ 10.02.1806 M. ; 25 Muharrem 1226 H./ 19.02.1811 M. ; 17 Rebiulevvel 1227 H./ 31.03.1812 M. tarihlerinde birer vakfiye düzenleyerek Eski Zagra Kasabasında iki ev, bir kuyumcu, biri kahvehane olarak kullanılan iki dükkan, yine Eski Zağra Kasabasına bağlı Arabacı Köyü’nde 4, Yüzdoğancı Köyü’nde 4 olmak üzere 8 değirmen vakfetmiştir.
Hacı Mehmed Ağa’nın bu akar ve hayratını ihtiva eden üç adet vakfiyesi Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nde 630 numaralı defterin 1363-1370. Sahifeleri arasında kayıtlıdır
Süleyman oğlu Hacı Mehmed Ağa, 6 sene sonra, 4 Zilkâde 1233 H. / 5.09.1818 tarihinde yaptığı dördüncü vakfiyesinde Zağra Kadısı Hamid Efendi tarafından tasdik edilmiş olup, Hoca Camii Mütevellisi Mehmed oğlu Molla Halil yanında 2.640 kuruş teslim edilerek nukut vakfı yapılmıştır. 2.640 kuruş, onu on bir buçuk kuruş hesabıyla, rehin almak şartı ile istirbah olunacak, her Cuma ve mübarek gecelerde, yasin, üç ihlas bir fatiha okunacak, okuyan hocaya da günde altı akçe verilecektir. Müezzine beş akçe, iki temcidhan’a her birine günlük üç akçe, mübarek gecelerde ve Ramazan ayında bülbül sesli bir müezzine günlük 6 akçe verilecek, devirhana günlük günlük üç akçe verilecektir. Ramazanda dört hafız Kur’an-ı Kerim okuyacak,
Ayrıca; Yaptırdığı camide 43 kandil konacak, 20 adedi mahfel altına, 3 aded, minber kapısı üzerine, 10 adedi mihrap üzerine konacaktır. Yaptırdığı iki büyük şamdan mihrabın sağı ve soluna, üzerine yedişer vukıyye ber’at mumu konacak, Hızır Bey Köyündeki Camiye 10 kandil konacak, mihrap yanına iki şamdan konacak olup, üzerine ikişer vukıyye mum dikilecektir.
1. İmam, Ali Halife oğlu İbrahim evini lojman olarak kullanacaktır.
Şahitleri :
1.Seyid Mustafa Efendi,
2.Yeni Medrese Müderrisi Seyid Mustafa Efendi,
3.İbrahim oğlu Kara Mustafa Efendi,
4.Büyükağazade Hacı İbrahim Ağa,
5.Ciğerzade Hacı Hakil Ağa,
6.Beyzade Hacı Sadık Bey,
7.Hafız Süleyman Efendizade Hafız Mustafa Efendi,
8.Serhane oğlu İsmail Ağa,
9.Filibelioğlu Hacı Mustafa oğlu Ahmed ağa,
10.Mektep Hocası Hattat İmam Osman Efendi,
11. Mahmud Sipahi oğlu Müezzin Derviş,
12.Mücellit Hafız Hacı İbrahim Efendi,
13.Mektep Hocası Mehazlı Hafız İsmail Efendi,
14. Şehir Serdarı Seyid Mustafa Ağa,
15. Mahkeme Katibi Mehmed Efendi, ve diğer hazır bulunanlar.
.
Gazi Yahya Paşa Vakfiyesi :
Gazi Yahya Paşa’nın 10 Recep 912 H./ 26.11.1506 M. tarihi ve bana ek olarak 14 Şevval 914 H./ 05.02.1509 M. tarihinde hazırlanmış zeyl vakfiyesine göre, Üsküp, Sofya, Niğbolu, Filibe ve İstanbul Kadırga’da limanında bir takım akarlar vakfedilmiştir. Bu akarların gelirlerinden yılda 200 sikkenin Haremeyn için harcanmasını, bakiyesinin ise, Üsküp’te yaptırmış olduğu imaret ve Sofya’nın çeşitli yerlerinde her çeşit insan ve hayvanın sudan faydalanması amacıyla imar ettiği çeşmelerin ihtiyacına sarfedilmesini istemiştir.
Gazi Yahya Paşa, vakfiyesinde vakfının hiç bir adlî, idarî kuvvet ve hakim güç tarafından değiştirilemeyeceğini söylemiş, bu yola tevessül eden kişileri Allah’ın adaletine şikayet edip bu şahısların dünyada da zalimlerden sayılması gerektiğini belirtmiştir. Paşa, ayrıca her müslümanı da kudreti yettiğince kötü niyetleri men etmeye davet etmiş ve o kişilerin hakkından gelinmesini istemiştir.
Vakfının devamı için çalışanların her iki dünyada saadet içinde olmasını temenni eden Gazi Yahya Paşa’nın bugün Bulgaristan sınırları içinde kalan akarları şunlardır:
- Sofya’da bir bezazistan, 187 dükkan, 8 oda, 102 mahzen, 1 kervansaray, latinler taifesi için bina edilen odalar, 7 değirmen, 1 kirişhane, 1 bahçe, 2 ev, 4 çiftlik, 1 hamam, 1 balıkça dükkanı, 1 arsa.
- Filibe’de Kalyorve Köyü, Yurdalanı mezraası, Değirmenalanı mezraası, 4 değirmen, 3 çeltik değirmeni, 135 davar, 456 baş su sığırı.
- Niğbolu’da bir kervansaray, 90 dükkan, 23 debbağ dükkanı, 26 oda, iki ev, bir tekke, iki tuz anbarı, bir başhane, üç ahır, bir arsa, çiftlik.
- Lofça’da bir hamam.
- Şumnu’da bir hamam.
- Hısıva’da bir hamam, bir arsa.
- Ezgin’de bir hamam, bir başhane, bir bostanlık, bir değirmeni.
Gazi Yahya Paşa’nın bu iki vakfiyesi Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nde 629 numaralı defterin 415-423 .sahifeleri arasında kayıtlıdır.
İsfendiyar Beyzade İsmail Bey Vakfiyesi:
Candaroğlu Sülâlesinden olup, Rumeli’de ikâmet eden İsfendiyar Beyzâde İsmail Bey’in Şevval 876 H./1471 yıllarındaki vakfiyesinde Filibe’de bazı araziler ile Nehir kenarında un ve pirinç değirmenleri ile bazı araziler vakfetmiştir. 882 H./1477 yılında ise, yine Filibe’de bazı arazi ve değirmenleri ek vakıf yapmıştır.
Sokollu Mehmed Paşa Vakfiyesi:
Kanuni Sultan Süleyman’ın ünlü Sadrazamlarından Sinan Bey oğlu Sokullu Mehmet Paşa , Bergos (Burgaz)’ta bir cami, 1 mescid, 1 imaret, 1 medrese, 1 mektep, 1 kervansaray, Bergos’a bağlı Sinanlı Köyünde 1 mescid, 1 cami, Varna Kasabasında Bezazistan ortasında bir cami, olmak üzere 3 cami 2 mescid, 1 imaret, 1 medrese, 1 mektep yaptırmış ve tüm bu hayır hizmetlerinin ve Bergos’ta Ali Bey mescidinin masraflarının karşılanması için gelir sağlamak üzere, Bergos’ta bir Pazar yeri, 53 dükkan, biri çifte olmak üzere iki hamam, 2 zeytinyağı imalathanesi, 1 mezbaha, 1 mumhane, 1 Bezazhane, 1 sabunhane, 3 debbağhane, 1 samanlık, Otlukanbar isimli arazi, 6 ev, Bergos’a bağlı Saruhanlı, Ayvalı, Örenli, Ali Şeyh (Tatarlı)da birer tane olmak üzere 4 köy, küçük Saruhanlu’da bir mezraa, Demircili Köyü yakınında bir mandıra, Zagra’da Sarıosman isimli yaylak, Yanbolu’da Tunca Nehri üzerinde 5 su değirmeni, Rusekasrı Kazasında Akyazılı, Yeniköy, Bayramsalu isimli 3 köy, Piri Ağa mandırası, 1 çayır, 1 sazlık, 1 koru, 1 kışlak, 235 baş su sığırı, 263 baş kara sığırı, 93 baş kısrak, Varna Kazasında 1 Bezazistan, 26 dükkan 21 mahzen 1 han, 1 ev, Sülüklügöl Nehri üzerinde 1 değirmen, 2 çayır, 2 anbar, 2 bostanlık, Batova Nehri üzerinde 1 değirmen, Balçık Kazası’nda 1 Bezazistan, 48 dükkan, 10 mahzen, 10 tuvalet vakfetmiştir.
Sokollu Mehmed Paşa’nın bu akar ve hayratını ihtiva eden ve 1573 M. tarihini taşıyan vakfiyesi, Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nde 527 numaralı defterin 27.sahife, 20.sırasında kayıtlıdır.
Mustafa Ağa Vakfiyesi:
Tırnova Hüdaverdi Mahallesi’nde otururken evinde vefat eden Hasan Bey oğlu, Hacı Mehmed Ağa adına oğlu İstanbul’da Mustafa Ağa, 28 Şevval 1147 H. / 23.03. 1735 M. tarihli vakfiyesinde; 1 han ile 10 dükkan ve 1500 esedi kuruşunu vakfederek bu akarların geliriyle 12 odalı, 48 talebe okuyacak bir medrese, 1 çifte hamam yaptırmış ve 1 caminin de masraflarının karşılanmasını şart etmiştir. Ayrıca medresedeki 4 talebeye 16 kuruş burs, talebelerine Hüda Efendi ibni Mehmed ibni Oruç’un ders vermesi, Müftü Feyzullah Efendi’nin yardımcılarından Hüseyin Efendi oğlu Molla Ali’nin vakıf katipliğine tayin edilmesi, Mustafa Ağa’nın bu şartlarını ihtiva eden vakfiyesi, Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nde 624 numaralı defterin 280. sahife 255. Sırasında kayıtlıdır.
Pir Mehmed Paşa Vakfiyesi :
Vezir Pir Mehmed Paşa’nın 20 Şevval 923 H./ 05.11.1517 M. yılındaki vakfiyesi, Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nde 747 numaralı defterin 466.sahife 309.sırasında kayıtlı bulunmaktadır. Vakfiyede 1 cami, 2 Hangah, 1 mescid, 1 mektep yaptırmış, masraflarını karşılamak üzere Filibe’de 7’si pirinç, (‘1 un değirmeni olan 15 değirmen, 1 mezraa ve Silistre’de Bezirganpınarı adlı bir köyün yarısını vakfetmiştir.
Mirza Mehmed Said Paşa Vakfiyesi :
21 Muharrem 1262 H./ 20.01.1846 M. tarihli Silistre Müşiri Mirza Mehmed Said Paşa Vakfiyesinde; Ruscuk’da 1 cami, 1 mektep, 1 medrese, Ruscak’a bağlı Todrakan’da 1 cami, yine Ruscuk’a bağlı Hacıoğlupazarı’nda 1 cami, 1 medrese ile Babadağı’nda 1 medrese, Şumnu’da 1 Nakişibendi Hanigahı ve içinde bir cami, Köstence’de Mahmudkapusu Köyü’nde 1 cami, Ruscuk’a bağlı Martin Köyü’nde 3 su kuyusu, Hacıoğlupazarı’nda çeşme ve kuyular olmak üzere bugün Bulgaristan sınırları içinde bulunan toplam 5 cami, 3 medrese, 1 mektep, 1 hangah, 1 çeşme ve 4 su kuyusu yaptırmış, Yenipazar’da Ahmet Paşa Camii ile medresesini tamir ettirmiştir.
Bu hizmetlerine gelir sağlamak amacı ile 1845 M. yılında düzenlenmiş olduğu vakfiyesi ile Ruscuk’ta 15 adet dükkan, 1 kahveci dükkanı, 1 kahvehane arsası; Ruscuk haricinde Aşağı Tuna Bağları bitiminde 14 dönem üzüm bağı, yanında bir miktar bostan arsası, Ruscuk’a bağlı Todrakan’da 4 adet dükkan, 4 adet mahzen, 4 kahve dükkanı, Silistre Kasabası civarında 1 adet mezbaha, Kozluca kazasında Tuna nehri üzerinde tahta köprü adlı yerde 2 adet değirmen, Silistre, Balçık Kasabası Batun Nehri üzerinde 1 değirmen, Yenipazar’da 1 han, 1 menzil vakfetmiştir.
Şahitler :
Ruscuk Topcu Mirlivası Seyyid Mehmed Paşa Hazretleri,
Kapıcıbaşı Hacı Mirza Mehmed Polat Bey Hazretleri,
Kapıcıbaşı Eyüp Paşazade Hızır Bey Hazretleri,
Hafız Nuri Efendi,
Müderris Seyyid Salih Efendi,
Müderris Seyyid Süleyman Efendi Damadı Müşir Murat Beyefendi,
Ruscuk Topcu Binbaşı Seyyid Osman Ağa,
Ruscuk Meclis Azası İmamzade Ateş Ağa,
Ruscuk Meclis Azası Ömer Ağa,
Ruscuk Meclis Azası Mehmed Ağa,
Mirza Mehmed Said Paşa’nın bu vakfiyesi yine Vakıflar Genel Müdürlüğü Merkez Arşivi’nde 581 numaralı defterin 277.sahife, 279.sırasında kayıtlı bulunmaktadır.
İbrahim Paşa Vakfiyesi:
Vezir Hadım İbrahim Paşa’nın 20 Ramazan 948 H./ 07.01.154 M. tarihli vakfiyesinde ; 1 mescit, 2 mektep ve 1 su kuyusu yaptırarak bu hayır hizmetlerine gelir sağlamak amacıyla Niğbolu Livasına bağlı Tırnova kazasında Kiran Köyü’nü, Razgrad kazasında Curcorkostca, Kirvine, Zevayid, Velevine adlı köyleri, Velevine köyüne bağlı Mumcu İskender, Behlülker ve Kemalceler adlı 3 adet mezra’yı, Yenice Kızılağaç Kazasına bağlı Yeniceköy karyesinde Şeref çiftliği adlı mezraayı, Silistre Kazasında Tercüman kışlası adlı mezraayı, Tırnova kazasına bağlı Seccar Köyünde Rostiye suyu üzerinde iki değirmeni, Kirvine köyündeki Aklum suyu üzerinde 1 değirmeni, Varna kasabasında ve Baliçık İskelesinde 20 dükkan, 1 oda, 2 mahzen, Usturumca kazasına bağlı Peskoniye köyünde 46 dükkan ve Sidrekays kasabasında 37 odayı vakfetmiştir. Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nde 618 numaralı defterin 117.sahife 68.sırasında kayıtlıdır.
Bezm-İ Âlem Valide Sultan Vakfiyesi:
Bezm-I Âlem Valide Sultan’ın düzenlediği 14 adet vakfiyede vakfetmiş olduğu pek çok akar yanında, 1845 M. ve 1846 M. tarihli vakfiyelerinde yaptırmış olduğu hastahane, hamam, cami ve çok sayıda çeşmeye gelir sağlamak üzere Silistre de toplam 2500 M2 arsayı, 89 m2’lik bir başka arsayı, Kahve sayfiyesi denilen binaları ile Varna’da bir çiftilği vakfetmiştir.
III. Murad’ın Annesi Nurbanı Sultan Vakfiyesi
Nurbanu Sultan’ın vakfiyesi de, 990 H./ 1582 M. tarihli olup, Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nde 2113 numaralı defterin 281-308.sahifeleri arasında 50.sırada kayıtlı bulunmaktadır.
Bir cami, bir mederse, iki mektep, bir daru’lkurra, bir daru’lhadis, bir daru’şşifa, bir mescit, iki imaret, iki hangah yaptırmış olan Nurbanu Sultan, bu hayır hizmetlerine gelir sağlamak amacı ile bugün Bulgaristan topraklarında kalan Yanbolu’da 2, Çömlek’te 4, Eski Zagra’da 5, Karınabad’da 2, Şumnu’da 2, Yenipazar’da 2, Rodoscuk’da 6 köy olmak üzere toplam 23 köy ve beraberinde mezraalar vakfetmiştir.
Yemen Fatihi Gazi Sinan Paşa Vakfiyesi:
Yemen Fatihi Gazi Sinan Paşa Bulgaristan’da Hasköy’e bağlı Uzuncaova’da bir cami, bir imaret, iki han ve iki hamam yaptırarak, gelecek nesillere ulaşması ve ayakta kalabilmesini teminen, işletme masraflarını karşılamak üzere 1595 M. tarihinde düzenlemiş olduğu vakfiye ile yine Hasköy’e bağlı Uzuncaova’da 82 dükkan, 1 mahzen, 2 fırın, Uzuncaova diye bilinen sahranın tamamı, Filibe’de Meriç Nehri üzerinde 6 değirmen, 2 sulama kanalı, Filibe’ye bağlı Todoriç Köyü’nde Kuzu Kışlağı adı verilen arazi, Filibe’ye bağlı Elvancı Köyü’nde 3 değirmen ve Yayla diye bilinen arazi, Filibe’ye bağlı Sun Köyü’nde 2 değirmen, Tatarpazarı Kasabası’nda 4 değirmen, Suğlamaz ve Kerdeme isimli iki köy, vakfetmiştir.
Yemen Fatihi Gazi Sinan Paşa’nın düzenlemiş olduğu bu vakfiye diğer 6 vakfiyesi ile birlikte bir defter halinde Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nde Kasa 81 numara ile muhafaza edilmektedir.
Kanunî Sultan Süleyman’ın Süleymaniye Vakfiyesi:
Kanunî Sultan Süleyman 3 cami, 4 medrese, 1 tıp medresesi, 2 zaviye, 3 mektep, 3 imarethane, 1 daru’lhadis, 1 daru’şşifa, 1 darulhane yaptırmış olup, yaptırdığı hayır hizmetlerine gelir sağlamak amacı ile çok sayıda köy, mezraa, değirmen ve bazı köylerin mahsullerini vakfetmiştir ki; bunların bugünkü Bulgaristan sınırları içinde kalanlarının isimleri şöyledir:
Filibe nahiyesinde 9 köy, Blasiç Ropçozlar, Rahve Ropçozlar, Çarnova Köyü, Kuyluk Köyü, Novase Köyü, Derelü (diğer adı Değirmenderesi, parlak) köyü, Yenice (diğer adı karaorman) Köyü, Prada (diğer adı Donuzderesi) Köyü, Kosva Köyü; Zağra kazasında 1 köy, Umurlu Köyü, Tatarpazarı nahiyesinde 3 köy, ile 3 köyün mahsulü, Dolani, Develer Köyü, Bane (diğer adı Doğan) Köyü, Doğan-ı Hafızan Köyü, Yaylak-ı Despot Köyü mahsulü, Tuğça Osman Köyü mahsulü, Karlık Köyü mahsulü, Bergos nahiyesinde 5 köy ile bir mezraa, Gündüzlü Köyü, Hotaçlı (İtobasi) Köyü, Uzundoğan, Yayvanköy, Akpınar (Konurlu) Köyleri, Arabadası mezraası; Filibe’ye tabi İstanimaka nahiyesinde 3 köy, İstanimaka Köyü, Paroşa (Arnavudlar) Muradbeylü (Yitilmiş) Köyleri, Samakova kazasına tabi Çepine nahiyesinde 6 köy, Kamaniçe, Rokitova, Konstanova, Bana, Dorkova, Korva Köyleri Samakov nahiyesine bağlı 6 köy, Beleç-I Bâlâ, Belçe-I Zir, Kindobrinska Godlova, Baçova, Draglişta köyleri; Filibe civarında 4 değirmenle, çayırın ve dalyanın mahsulü; Kapolis Nehri üzerinde 3 değirmen, Filibe’ye tabi Karankol nahiyesine tabi 25 köy ile 1 mezraanın vakıf kirasının toplanması; Karankol Köyü, Çölmek (Gogniç), Sekban (İtobası), Novasel, Çirpan, Virjava, Karapınar, Yastosa-I Atik, Yastosa-I Cedid, Mirzan-ı Büzürg, Mirzan-ı Küçük, Esrive, Hanlar, İsmail-I Diraz Menteşelü, (rumlu), Küçük Menteşelü Yundoğlanı, Darıobası, Donuzderesi Köleler, Reisobası, Müslim-I Muhammedi, Kaluker, İspirmogili, Novasel Gaganic Köyleri; Zihne kazasında 10 köy, 1 mezraa, 1 köy mahsulü; Zelhova Köyü, Manolis Köyü, Porna Köyü, Dekalişta Köyü, Çerplani Köyü, Azdravik Köyü, Küçük Azdravik Köyü, Ispaniç Köyü, Bladiç Köyü, Gorniçok Mezraası, Kisrapoli Köyü mahsulü; Kanunî Sultan Süleyman tarafından vakfedilmiştir.
Kanunî Sultan Süleyman’ın bu vakfiyesi, yine Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nde K. 135 numara ile muhafaza edilmektedir.
Bugünkü Bulgaristan sınırları içinde kalan Osmanlı İmparatorluğu zamanında kurulmuş Türk vakıflarının sayısı, aslında binleri geçmektedir. Hurufat kayıtları, şahsiyet kayıtları detaylı olarak incelendiğinde bu sonuca ulaşmak veya geçmek mümkündür. Ancak, hali hazırda, Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nde Bulgaristan’da kurulmuş bulunan vakıf sayısı 403 olup, Başbakanlık Arşivi, Tapu ve Kadostro Genel Müdürlüğü Arşivi, Kütüphane ve Müzelerde bulunan tarihi değeri haiz eski eser nitelikli vakfiye ve benzeri belgeler de bu rakamın dışındadır.
Sözlerime son vermeden önce iki konuya değinmek istiyorum:
Şumnu Üniversitesi Rektörü Sayın Prof.Dr. Galin Petrov’in 17 Mayıs 2.000 tarihinde Şumnu şehrinde sempozyum açış konuşmasında, Kril alfebesini icad eden din adamı iki kardeşten bahsetti. Hafızamda kaldığına göre; 1912’li yıllarda Türkiye Türkçesi için latin harflere geçmek üzere ilk deneme veya teklif de yine Bulgaristan Türkleri tarafından ortaya atılmış, ancak arap alfabesinde israr edilmiştir.
Rumeli’nin fethi dolayısıyla bir çok Osmanlı ailesi Balkan topraklarına yerleşmiş, kültürler birbirlerini etkilemiş, Balkan savaşı ile Balkanlardan göç başlamış, 1950’li yıllar ile 1985’li yıllarda büyük göç kafileleri Anadolu’nun çeşitli illerine dağılmış, dolayısı ile büyük bir kültür alış-verişi vukubulmuştur.
İnsanların ve bunların meydana getirdiği devletlerin birbirileri ile iyi geçinmesi, iyi komşuluk münasebetleri, Uluğ Türkistan’ın Aras Irmağının kuzeyinden gelen Proto-Bulgarlarla aynı kökten geldiğimizi de hatırlatmak isterim.
Diğer yandan; Ünlü Selçuklu Veziri Sahip Ata Fahreddin Ali’nin tarafımdan 1981 yılında yayınlanan, Şaban 663 H./ 1264 M. tarihl ve 664 H. tarihinde ilâveler yapılıp, H. 679 tarihinde Konya Kadısı Ebubekir bin Ahmed Urmevi tarafından geçerliliği tasdik edilen Sivas Gökmedrese Vakfiyesinde, Sivas yöresinde o tarihlerde Bulgar kilisesi olduğu, bunların, Sultan Alp Arslanla 1071 Malazgirt Savaşı’ında Türk tarafına geçen Hıristiyan Türk Bulgarlar olduğunu tahmin ediyoruz.
Bin yıllık tarihimizde, tarafların birbiri ile iyi geçindiği, insan haklarına saygılı davrandığı, eğer o saygı olmasaydı, bugün Bulgar milleti olmayacağını öncelikle tarihci dostlarımızın iyi bildiğini zikretmek yerinde olacaktır.
|