hürbalkan internet dergisi
  Balkanlar3
 
Balkanlar [10] [12] [14] [16]
 
   
   
 
 

Bulgaristan, Avrupa Parlamentosu seçimleri ardından bir kez daha sandık başına gitmeye hazırlanıyor. 5 Temmuz 2009’da gerçekleşecek parlamento seçimlerinden, Sofya Belediye Başkanı Boyko Borisov liderliğindeki sağ tandanslı “Bulgaristan'ın Avrupalı Gelişimi için Vatandaşlar Hareketi’nin (GERB)” birinci parti olarak çıkmasına kesin gözüyle bakılıyor. Hem anket çalışmaları hem de üzerinden henüz bir ay geçen ve şimdiki “genel seçimlerin provası” olarak değerlendirilen AP seçimlerinde en fazla oyu alması, GERB’in 5 Temmuz seçimlerinde de ipi göğüsleyeceği yorumlarına sebep oluyor. Yine de AP seçimlerine katılımın yüzde 28,6 gibi daha önce hiç olmadığı kadar düşük bir oranda gerçekleşmiş olması da hesaba katılmalıdır. Parlamento seçimlerine katılımın beklenildiği gibi yüzde 60’lara dek çıkması, oy dağılımını da etkileyecektir. Yine de seçim sonuçlarının aslında tek ve gerçek bir kazanan profili ortaya koymayacağı da kesin. Görünen o ki, geçtiğimiz seçim dönemlerine kıyasla bu kez daha fazla parti meclise girebilecek. 18 parti ve koalisyonun yarışacağı seçimlerde, yüzde 4’lük seçim barajını aşacak her bir parti meclise yeni bir renk katacak ancak hükümetin kurulmasını ve yasama faaliyetlerinin verimliliğini de aynı oranda güçleştirecektir. Meclise fazla sayıda partinin girmesi genelde hiçbir partinin tek başına iktidarı sağlayabilecek güce ulaşamaması ve koalisyon hükümetleri kurulması sonucunu doğurur. Bulgaristan Anayasası’nın hükümetin kurulması prosedürünü tüm ayrıntılarıyla düzenlemiş olması yani hükümet kurmada, hükümet kurabilecek uzlaşı zeminine sahip partilerin değil de en fazla oyu alan partilerin belli bir sırayla görevlendirilmesi, koalisyon pazarlıklarını birkaç tura ve uzun bir zaman dilimine yayar. Dolayısıyla seçimleri, 2005 genel seçimleri sonrasında yaşanan türden bir siyasi kaos izleyebilir. Ancak Temmuz 2009 seçimlerini diğerlerinden farklılaştıracak bir takım gelişmeler de yaşanacaktır.
 
Çoğunluğu hiçbir partinin elde edemediği her durumda meclis aritmetiği, Bulgaristan’da bugüne dek her zaman, seçimlerin birinci partisini Türklerin partisiyle koalisyona zorlamıştı. Bu da Ahmet Doğan liderliğindeki Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) olmuştu. Üyelerinin çoğunluğu Türk olan HÖH, sadece Türkleri değil, tüm Bulgaristan’ı temsil ettiğini vurgulayan, seçimlerde ortalama yüzde 5-7 oranında oy alan bu nedenle hükümetlerin kurulmasında ve düşürülmesindeki etkisiyle Bulgaristan parlamentosunda kilit rol oynayan partidir. 2005 genel seçimlerinde, özellikle Türklerin oylarının tek adresi olması nedeniyle oylarını bir önceki seçimlere göre iki katı arttırarak yüzde 14 oy oranına ulaşan ve 34 milletvekili çıkaran HÖH’ün, bu seçimlerde ciddi bir oy kaybı yaşaması beklenmiyor. Kamuoyu yoklamaları da HÖH’ün yüzde 9 ile yüzde 15 arası oy alarak seçimin yine üçüncü partisi olacağını gösteriyor. Ne var ki, seçim tahminleri doğru çıkar da GERB birinci parti olursa, GERB lideri Borisov’un HÖH’le koalisyona gitmek istemeyeceğini kesin olarak söyleyebiliriz. Bu çıkarımda, sadece ABD’de yaşayan Bulgarlara hitaben Chicago’da yaptığı ve İngiliz Daily Telegraph gazetesinin haberleştirdiği konuşma değil, aynı zamanda Türk oylarını çekebilmek adına Balkan Günlüğü gazetesine verdiği içeriği nispeten “yumuşak” mülakat da etkilidir. Borisov Amerika’da yaptığı konuşmada ülkede  yaşayan farklı etnik kökenlilerin ülke geleceğini tehdit ettiğini söylemiş, Bulgaristan’daki 1 milyon Çingene, 700 bin Türk ve 2.5 milyon emekliyi de “kötü insan malzemesi” olarak tanımlamıştı.[1] Borisov’un ırkçı olarak nitelenen bu tür açıklamaları ise bununla sınırlı değil. Türklerin kurduğu parti olan HÖH’ü hedefe alan açıklamalarını kimi zaman da Türklerin isimlerinin değiştirilmesi ve Türkiye’ye göçe zorlanması gerektiği sözleri izlemişti. “Bulgaristan’da Bulgar, Türkiye’de Türk, Sırbistan’da Sırp vatandaşları yaşamaktadır. Bu yüzden sınırlar, ayrı devletler vardır. Türk hisseden, Türkiye’ye gitsin” sözlerinin Bulgaristan’da Borisov’a akan oyları azaltmaması da düşündürücüdür.
 
Seçimlerde alacağı yüzde 26 ile yüzde 34 arasındaki oyla birinci parti olması beklenen GERB’in lideri Borisov’un Türk kökenli seçmenlere dönük verdiği mülakatta da,[2] ısrarla “Bulgaristan Müslümanları” tanımlamasını kullanması dikkat çekiciydi. Anlaşıldığı kadarıyla söyleşinin muradı, Kırcaali’den (GERB) milletvekili listesine konulan Vecdi Raşidov örneği ile sorununun Türklerle değil HÖH ile olduğu mesajını duyurmaktı. Ne var ki, röportaj sayesinde Borisov’un bir Türk’ü hangi koşullarda sorun olarak görmeyeceği de öğrenilmiş oldu. Bir Türk, kendisine Türk demediği takdirde Bulgaristan’da oylarını hızla arttıran GERB ve lideri için sorun oluşturmayacaktır. Nitekim HÖH ve Ahmet Doğan’a dönük eleştirilerinin başında da “Türk” kelimesini “lügatlerine sokması” geliyor. Çünkü ona göre bu etnik ayrımlara işaret eden bir davranıştır ve “Bulgaristan Müslümanları’nın seçimlerde uygun adımlarla HÖH’e oy vermeye gitmesi” de demokrasiye aykırı olduğu gibi etnik ayrımcılıktır. Halbuki Bulgaristan Anayasası’nın etnik ve dini temelde parti kurulmasını yasaklayan maddesi çerçevesinde etnik ve dini temelde kurulduğu ve Bulgar Müslümanları(!) etnik asimilasyonla Türkleştireceği gerekçesiyle HÖH’ün kapatılması talebi haksız bulunarak Anayasa Mahkemesi’nce reddedilmişti. Gerçekten de HÖH, mikro-milliyetçilikten, kutuplaşmadan uzak duruşu ve yapıcı politikaları ile Bulgaristan siyasi sisteminde azınlık haklarının gelişmesine katkıda bulunmuştur. Bölücülüğü reddeden yaklaşımı, siyasi sistem içerisindeki yerini sağlamlaştırırken kadroları ve tabanı itibariyle de Türklerin temsilcisi olmuştur. Zaman zaman da sadece “kadroları ve tabanıyla Türklerin temsilcisi” olmakla kaldığı için HÖH, yine Türkler tarafından eleştirilmiştir. Hatta Türklerin haklarının geliştirilmesi ve önlerindeki engellerin kaldırılması konularında çalışmaktan ziyade Bulgaristan çıkarlarını savunmada öne geçerek sistem partisi olmakla da suçlanmıştır.
 
Bu noktada Borisov’un “Sabahtan akşama dek tütün tarlalarında çalışan Bulgaristan Müslümanları karşılığında sadece kuruş paralar alırken HÖH yönetimindeki bir grup yatlarda, konaklarda, köşklerde av merkezlerinde yaşıyorlar, padişahlar bile onlar gibi yaşamadılar.” sözlerinde haklılık payı bulunduğunu düşünenler az değilse de kimse Bulgaristan Türkleri’nin geleceğini Borisov’un veya böylesi bir zihniyetin ellerine bırakmak istemeyecektir. Önceki seçim dönemlerinde de HÖH, Türklerin kültürel hakları ve ‘çifte vatandaş’ statüsündeki Türklerin hakları konusunda daha fazla çaba sarf etmemekle suçlanmış, Türklerin yaşadığı bölgelerde iki katına çıkan işsizlik oranı konusunda hükümet ortağı olmasına rağmen iyileşme sağlayamaması nedeniyle eleştirilmiş ve Başmüftülüğün kurumsallaştırılmasının sağlamasında ve vakıf mallarına sahip çıkılmasında yetersiz bulunmuştu. Ne var ki, son dönem gelişmeleri HÖH’ün hareket kabiliyetinin aynı çatı altında mesai yaptığı diğer parlamenterlerce nasıl kısıtlandığını da gösteriyor.
 
Seçimleri birinci parti olarak göğüsleyecek oy potansiyeline sahip GERB ile yine seçim barajını aşmasına kesin gözüyle bakılan ırkçılığı tescilli ATAKA, Bulgaristan’ın siyasi yelpazesindeki aşırı milliyetçi eğilimlerin alanının genişlediğini gösteriyor. Bu koşullar, haklı yönleri bulunan eleştirilere rağmen HÖH’ün Türkler için neden vazgeçilmez bir merkez olması gerektiğini de ortaya koyuyor. HÖH’ün karşısında Türkler için cazibe yaratabilecek düzeyde güçlü ve etkili tek bir parti bulunmadığına göre oyların birden fazla Türk partisine dağılması ya da diğer partilerdeki birkaç Türk adaya kayması, Türklerin meclisteki sesinin daha da azalması sonucunu doğuracaktır. Bölünme, oyların boşa gitmesinden, Türklerin bir kısmının parlamentoda temsil edilememesinden başka bir sonuç doğuramaz. Siyasi temsilde birlik sağlanmadıkça da Türklerin güçlü bir duruş sergilemesi mümkün olmayacaktır.   Dolayısıyla muhalefetin parti içerisinde oluşturulması, HÖH’ün ‘Ahmet Doğan partisi’ olarak değil de ‘Türk partisi’ olarak görülmesi ve HÖH’e sahip çıkılarak hatalarının giderilmesi, gerekiyorsa yönetiminin değiştirilmesi ancak kişisel hırslar yerine Türklerin Bulgaristan siyasi sisteminde temsiline öncelik verilmesi gerekir.
 
Yönetimde söz sahibi olmaları ve kendi haklarının takipçisi olabilmeleri için Türklerin kullanacağı oylar bu kez çok daha değerli. Türkiye’de yaşayan ve Bulgaristan vatandaşlığını koruyan Türklerin oyları da seçim sonuçlarını belirleyici önemde. Hem GERB’in hem de ATAKA’nın “çifte vatandaşlığın kaldırılması”nı savunuyor olmasında da bu gerçeğin büyük payı var. “Sadece AB üyesi ülkelerde yaşayanların Avrupa Parlamentosu milletvekili seçimlerinde oy kullanabileceğini” öngören kanunu çıkaran zihniyetin gelecek seçimlerde bunu daha da ileriye götürme ihtimali oldukça güçlü. Dolayısıyla hem Türkiye’den giden oyların hem de Bulgaristan’da ikametini sürdüren Türklerin oylarının bir parti etrafında toplanabilmesi Türklerin mecliste güçlü bir şekilde temsil edilebilmesine olanak sağlayacaktır.
 
 
Bilgi Notu:
Bulgaristan parlamento seçimlerinde oy kullanılması amacı ile Türkiye’nin 12 şehrinde toplam 123 adet seçim sandığı açılacaktır. 18 yaşını doldurmuş Bulgaristan vatandaşlığına sahip herkes, süresi geçmemiş Bulgaristan kimlik belgesi (Liçna Karta) veya süresi geçmemiş Bulgaristan Pasaportu (Kırmızı Pasaport) veya askerlik belgesi ile daha önce dilekçe (zayavlenie) doldurmuş veya doldurmamış olmaları fark etmeksizin, açılacak sandıklarda oy kullanma hakkına sahip olacak. Süresi geçmiş kimlik belgelerinin uzatılması amacıyla konsolosluğa başvurmuş olanlar, görevlilerden aldıkları belgenin aslıyla Seçim merkezlerine gidebilecekler. Oy verme işlemi saat 06.00'da başlayıp 19.00'da sona erecek. Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH – DPS), seçim pusulasında dördündü sırada yer alıyor.
 
 
 
Hak ve Özgürlükler Hareketi’nin Seçimlerdeki Başarısı
 
Yüzdelik Oy Oranı
Sandalye Sayısı
1990 Genel Seçimleri
 
23
1991 Genel Seçimleri
7,5
24
1994 Genel Seçimleri
5,4
15
1997 Genel Seçimleri
7,6
19
2001 Genel Seçimleri
7,4
21
2005 Genel Seçimleri
14,17
34
 
 
2005 Genel Seçimlerinin Sonuçları
 
Yüzdelik Oy Oranı
Sandalye Sayısı
Bulgaristan Sosyalistleri (BSP)
34,17
82
İkinci Simeon Ulusal Hareketi (NMSS)
22,08
53
Hak ve Özgürlükler Hareketi (MRF /HÖH)
14,17
34
ATAKA (Attack/Hücum)
 8,75
21
Birleşik Demokratik Güçler (UDF)
 8,33
20
Güçlü Bulgaristan için Demokratlar (DSP)
 7,08
17
Bulgaristan Halk Birliği (BPU)
 5,42
13
 
 
2005 seçimlerinde Türkiye’den kullanılan oyların dağılımı
SANDIK BÖLGESİ
AÇILAN SANDIK
KULLANILAN OY
HÖH’ÜN ALDIĞI OY
Bursa
18
15.315
14.995
İstanbul
21          
        10.775
9.875
İzmir
9         
5.055
4.854
Çorlu
8
4.592
   4.152
Kocaeli
5
2.736
2.575
Lüleburgaz
2
1.384
1.295
Edirne
2
1.053
875
Çerkezköy
2
872
800
Yalova
3
867
804
Kırklareli
2
776
664
Ankara
1
566
490
Antalya
1
285
244
Eskişehir
1
222
186
Tekirdağ
1
?
?
Toplam
76
44.498
41.809
 
 
 
  Bugün 149 ziyaretçi (210 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol