Şumnu ve havalisi Romeli'nde büyük ve yerli Türk halkı en çok olan bir ilimiz, Kültürümüz noktasından da bütün incelikleriyle bugün de ele alınmağa layık bir yer,.. Şehir ve varoşları, yakın ve uzak ilçeleri noktasından da önemli. Sonra Şumnu tarihimiz boyunca sıhhî ve idarî teşkilâtı dolayısıyla askerî bir merkez... Kamil Kepecioğlu'nun incelemelerine göre çok zengin vesikalara mâlik bulunuyoruz,
Sonra şehrin camileri, mescidleri, tekyeleri, bir kültür merkezimiz olan kütüphanesi; bilhassa üzerlerinde, birer birer eserleriyle birlikte durduğumuz hattatları, müzehhif'leri, mücellidleri ve bunların çarşıları çok geniş bir teşkilata sahip[1]..
Romeli'nde adâletimiz sayesinde altı buçuk asırlık kültürel hayatımızda oraları ne kadar benimsediğimiz ve ihmal etmediğimiz arşiv kayıtlarında en ufak ayrıntılarına kadar yer almıştır. Bunlar her zeman aradığımız nisbette bulunur. Rumeli'nde medeniyetimizin izleri hâlâ vardır. Adetlerimiz, sosyal çalışmalarımız tıbbî ve mistik folklorumuz çok zengindir.
Bugün vesikalarımız bize çok önemli bilgiler veriyor. Fakat bu raporumuz esasları şimdiye kadar, zamanımızda da olduğu gibi hiç ele alınmamış. Osmanlı Türk imparatorluğunun İslâm dininin kitabı olan Kur'an ihtiyaçlarını Şumnu dikkate değer bir teşkilatla temin etmesi noktasından yalnız bunun üzerinde durabileceğiz [2]. Diğer hususlarını yazımıza almayacağız [3].
Şehir mahalleleri ve köylerin isimleri üzerinde de durduk. Bunların Romeli'ye âit çok zengin bilgileri içine alan Baş Vekâlet Arşivi'mizde bütün teşkilâtıyla ayrıntılı mevcut olması. bu kaynakları herhalde böyle perakende çalışmalarımız gün ışığına ulaştıracaktır. Evliya Çelebi'nin Şumnu'su da şehirde bilhassa hattat olan ince zevk sahibi Halil Şerif Paşa camii ve imaret teşkilatı, kütüphanesi âdeta asırlar boyu kültür tarihimizi zenginleştirmektedir. Bunlarla şahsi dostum Bulgar müsteşriklerinden aziz “Boris Nedkof” bilhassa ilgilenmiş ve kitaplığında bulunan Türkçe, Arapça, Farsça yazma kitaplarımızı itina göstererek Sofya'daki Kültür Merkezi'ne nakledildiklerini ve üzerlerinde çalışıldığını, hükümetimizin davetlisi olarak Türkiyemizi ziyaretlerindeki devamlı temasımızda kendilerinden öğrenmiştim. Aramızdan ayrılmasından çok üzgünüz. Hatırasını bu kadarcık olarak taziz etmeği bir borç sayarım. Keza Şumnu'lu üstad Osman Keskioğlu'ndan ve eşsiz Diyanet İşleri Başkanımız Tevfik Gerçeker de, bizzat resmini çıkardığı bir Şumnu Kur'an-ı Kerimini bize tanıttı. Kendisine teşekkür ederiz.
Şumnu Hattatlığı
Şumnu güzel yazı ekolünün iki devresi vardır. XIX. asırdan önce Kur'an-ı Kerim istinsahında ve bunları Osmanlı İmparatorluğunun yakın ve uzak illerine sipariş üzerine gönderilen mükemmel tezhibli ve nefis ciltli nüshalarını hattatları ve bunların kronolojisi yalnız yazdıkları eserlerden tesbit olunabilir. Fakat bunların hiçbiri toplu olarak bir yerde tesbit olunamadığından dünya yüzünde şark ve garbda dağılanların, Şumnu'da, yazılanların gösterilebilmesi bizim için mümkün olamamıştır.
Bir de Adli Sultan Mahmud'un Rumeli'ye, ilk Rus istilası tahribatını teftiş ve halkın maneviyatını düzeltme maksadıyla seyahati sırasında (sene 1808 -1839) uğradığı Şumnu'da, kendi de hattat olduğundan burada Kur'an yazanların gayretini görmüş, halkın ve hattatların isteği üzerine İstanbul'daki birinci sınıf hattatlardan İbrahim Şevki'yi gönderdikten sonra yazılarda beklenen üstünlük teminedilmiştir, Bu devre eserlerinden mümkün olabilenleri son yarım asırlık araştırmamızda görebilmişizdir.
Yalnız bu devre bile beklenenin üstünde çok zengindir. Ancak bundan bir özet takdim edebileceğiz..
İbrahim Şevki bir ara Silistre'de epi hattat yetiştirmiştir. Ancak Şumnu' faaliyeti hakkında bir yerde kayıtlı bilgi elde edemedik. 1210-1233 (1795 -1818) tarihleri arasında yazdığı mükemmel eserlerini görebildik.
İbrahim Şevki Efendinin öğrencilerinden Süleyman Vehbi de epi hattat yetiştirmiştir. Öğrencilerini eserlerin ketebe'lerinden öğreniyoruz. Bu iki üstadın yazı şivelerinde bir keskinlik vardır. Ancak yazdıklarından Kur'an'ların haricinde, celî levhalarından görmek mümkün olmadı. Bunlardan gördüklerimizin hattatlarından şöyle bir liste takdim edebiliriz.
-Ahmed Refik. Şumnulu. Sene 1267-1268 (1851-1852 ) .Kur'an. 1266 (1850) tarihli bir diğerini gördük. Ahmed Zarifî talebesindendir.
-Ahmed Zarifî. Topçu Ahmed Şükrü öğrencisi. Ahmed Refik, Şumnulu Şaban ve yine oralı Ahmed Fuad'ı yetiştirmiştir. Bunların birer Kur'an'ı vardır. Tarihleri 1283 (1866) ve 1292 (1875)..
-Hafiz Osman Nazifî, 1276 (1859). Üstadı Ömer Vehbi’dir.
-Hafiz Osman Asım. 1291 (1874). Üstadı Hacı Hafız Ahmed Nazifî'dir.
Mehmed Nuri (Şumnulu) 1261 (1845). Üstadı Hüseyin Vehbi. Mehmed Nuri'nin birkaç Kur'an'ını daha görebildik. Bir de Delâil’i görüldü. 1262 (1846) tarihli diğer bir Kur'an'da 1256 (1840) tarihli bir Kur'an'ına 1967’de Ankara'da 3000 TL istediler. 1274 (1857) tarihli bir Kur'an'ını Üstad Tevfik Gerçeker görmüşler, bildirdiler.
-Abdurrahman. Şumnulu. Bir eserini gören hatırlıyor.
-Hafiz Mustafa Şevki. 1262 (1846). Hocası Mehmed Said Tab'i dir.
1270 (1854) tarihli diğer birini de gördük. Bir ara İstanbul'a gelerek Kadıasker Mustafa İzzet Efendi'den feyz almıştır. Şumnu tezhibli bir En'am nüshasını gördük.
Köse İmam. Bir eserini Baha Ersin görmüş.
-Topçu Ahmed Şükrü. Üstadı Şaban Reşad. 1273 (1856) tarihli Kur'an'ı var.
-Hasan Aşıki. Şumnulu..Üstadı Osman Şevki.. 1254 (1838) tarihli çok temiz Kur'an', ve 1256 (1840) tarihli Mevlid'i görülmüştür.
-Hüseyin Vassaf. Şumnulu. Ahmed Şükrü talebesinden. Çok sayıda Kur'an-ı Kerim yazmıştır. 100 tanedir.
-Hacı Hüseyin Hamdi. Şumnulu. Üstadı, Hattat İsmail Zühdü. 1248 (1832) tarihli Kur'an'ı görüldü.
-Osman Nuri, Şumnulu. 1296 (1879) da hayata. Üstadı Hüseyin Hilmi, Ali Osman Hilmi. 1271 (1854) tarihli büyük kıt'ada Kur'an'ından başka epey yazıları var .
-İbrahim Namık. Üstadı Mustafa ,Rıfat. Küçük kıt'ada 1277 (1860) tarihli Kur'an'ı görüldü.
-Hafiz Mehmed Hıfzı, Şumnulu. Bir Kur'an'ı görüldü. Üstadı Hacı Hüseyin Hamdi.,
-İbrahim Edhem, Şumnulu. Dayısı Mehmed Şerif’den yazı öğrenmiş. 25 Kur'an yazmıştır. Çok yaşamıştır.
-İsmail Şevki. Üstadı Süleyman Vehbi. 1263 (1847) tarihli bir Kur'an'ını Tokat'ta gördüm.
-Salih Naili. Hafiz. Ali Ulvi'nin öğrencisi. 1273 (1856) tarihli bir Kur'an'ı İstanbul Üniversite Kütüphanesi A. 6647 de. ,
-Hasan Rıza. Üstadı Hacı Mehmed Şevki. 1275 (1858) tarihli Kur'an'ı Nafiz Paşa Ktp. N. 15 de.
-Mehmed Nureddin. 1241 (1825) tarihli Kur'an'ı Topkapı Sarayı Hazine K. N. 3 de.. Şumnu sakinlerinden..
-Mehmed Ali Ulvi. İsmail Şevki'nin talebesinden. 1238 (1822 ) tarihli Kur'an'ı Nafiz Paşa N. 6 da...
-Hafiz Ali Hamdi. 1255 (1839) tarihli 50. Kur'an'ı.. Mehmed isimli Bir tezhibçinin 1262 (1846) tarihli eseridir.
-Hasan Âşki. 1254 (1838) tarihli bir ''Delâil''i görüldü. Üstadı Hafız Osman Şevki..
-Hüseyin Hamid (Hafız). 1276 (1859) tarihli 37. Kur'an'ı. üstadı Terlikçi Mehmed Said tab'i'dir.,,
-İsmail Besim. 1275 (1858) tarihli Kur'an. Hafız Ahmed Nazili talebesinden. 1277 (1860) da ufak boyda Hizbü'l-Bahri'ye ait bir eseri görüldü.
-Hafiz Osman Raşid, 1246 (1830) tarihli Kur'an'ı var. Süleyman Vehbi öğrencisi.
-Ahmed Fuad. 1292 (1875) tarihli Kur'an’ı, Üniversite Kütüphanesi A. 6591
-Şaban Şumnuludur. Yazı hocası Ahrned Zarifi'dir. Ufak bir Kur'an'ını gördük.
-Hafız Ahmed Nâib. Silistrelidir. Şumnulu Abdurrahman Tevfik öğrencilerindendir. 1261 (1845) tarihli Kur'an'ını gördük.
-Hasan Aman. 1260 (1844) tarihli Kur'anı var. Üstadı Hüseyin Vehbi'dir.
Şumnu Tezhibi ve Ciltçiliği
Yazı ve süsleme san'atımız üzerine, bulundukları ve yaşadıkları Şumnu'da bir ekol yaratan ve en azından iki asır bunu yaşatan, kısmen isimlerini öğrenemediğimiz sanatkarlar kendi olgun usulleriyle dikkate, değer eserler vermişlerdir, Bunların yaptıklarına ''Şumnu işi'' derler. Ciltlerinde bile zilbahar tarzını benimsemişlerdir,
Bunu tarif güçtür. Bunları bulundukları yerde görmeğe dikkat olunursa bunun vereceği alışkanlıkla ayırabilmek mümkündür. Şumnu işlerini biz hattatların Şumnu'lu veya Şumnu'da bulunmaları kaydını koymalarından bulabiliyoruz,
Bunların en mühimlerini hususi ellerde ve birkaçını müze ve kütüphanelerimizde bulabildik. Bunlardan sanatkarlarının, bilhassa sahifelerinin altın cetvellerini titizlikle hazırlayan cetvelkeş denen ince çalışan ustaların mahâretlerini bilhassa belirtmek lazımdır.
Tezhipçilerinde bilhassa tarihi klasik yoldan ziyade garbın rökoko süslemelerinin yapıla yapıla bize mahsus karma örnekler esastır; lâkin bunlar çok çeşitli ve değişiktir. İşin ince sanat tarafı da buradadır.
Bu çeşit Kur'anları ve süslemeleri çok gören kolleksiyon sahiplerinden Baha Ersin Şumnu işleri ve değerlerini iyi bilenlerdendi. Eskiden normal fiyatlarla bulunabilirse satın alınabilen bu eserler tahminin üstünde yükselmiştir,
Şumnu'da bu sanâtkarların bulundukları çarşıda pek çok sayıda dükkanları varmış. 60 kadar tahmin ediliyor, Hattatlar Kur'anları evlerinde, köşelerinde itina ile yazarlar ve buradaki sanatkarlar , bunları idare edenlerce taksim olunurmuş. Burada bir günde muhtelif hattatlar tam bir buçuk Kur'an yani 900 sahife kadar yazarlar ve bunları cetvelcilere ve tezhibçilere ve sonra ciltçilerine verirlermiş.
Bunlar hazırlanınca cetvelleri tezhib ve noktaları zaruri işaretleriyle tamamlanınca ciltletilir ve bunlar, buna memur birisiyle katır sırtına yüklenerek pazarlama yeri olan İstanbul'a getirilir. Vezir Hanı'n da bunları bekleyenlere tevdi edilir, yapılan sipariş üzerine getirilen bu Kur'an’ların bedelleri ödenir.
Buna karşılık Şumnu'da bulunmayacak yeni istenenler için lazım gelen aharlı yahut daha ucuz olsun, kendilerinin temin edecekleri Kur’an kağıtları, kalemler, cetveller, sair aletler dediğimiz avadanlıklar, siyah is mürekkepleri, kırmızı mürekkepler, çeşitli kağıtlar, cilt için deriler vesaire satın alınarak götürülür; bu yeni malzemeyle bu işler yürütülür, yalnız buradan cilt derisi götürmezler; zira Şumnu'da bunun â1âsı çıkar.
Ne yazık ki bütün bunlar her işimizde olduğu gibi şifahi olarak yürütülmüş, elimize yazılı bir defter veya not geçmemiştir. Bazı Kur'an-ı kerimlerdeki fiyat farkları yazan ve İmzasını atan hattata göre değişir. Mesela: Ahmed yazısıyla olan 120 kuruş ise Mehmed Efendinin büyükçe olanı 150 kuruşa gidiyor.
Yeni siparişler için bunlardan örnek sahifeler ve ayrıca tezhiplerine , örnekler gösterilirmiş ki bunlardan kitapçı Raif Bey'den elde edebildiğimiz bir kaç örneği misal olarak gösterebiliriz.,
Yine teessürle bildiririz ki biraz da olgun sanatkarlarının itinalarından ve elden ele süslenmesi dolaşmış olanlarınkinde olduğu gibi tezhipçilerinin isimlerini bilemiyoruz. Bunların çoğu kollektif çalışmışlardır. İstanbul'da da böyle olmasından anlıyoruz.
Şumnu'da hattatlar ve müce1lidler çarşısında çalışan 1255 (1839) de Ali Hamdi yazısıyla Kur'an'ı tezhib eden Mehmed isimli bir sanatkarın ismini verebiliyoruz.
Belleten, sayı 185.
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Bütün bunlar için İstanbul'da Süleymaniye Kütüphanesinde Dr. Süheyl Ünver Türk Kültür Tarihi Arşivinde Şumnu dosyasına her zaman başvurulabilir, Bu arada Romeli'nde bıraktığımız eserlerimiz üzerine Kâmil Kepelioğlu defterlerini incelemek lazımdır.
[2] İmparatorluğumuzun Kur'an ihtiyacı yalnız. Şumnu değil Erzurum, Sarranbolu, Amasya, Afyon, Edirne, Isparta, Tokat, Larende, Kastamonu, Bolu ve şüphesiz en fazla İstanbul'da yüzlerce hattatın yazdıkları şaheserlerle karşılanmaktaydı, Ama bunlar arasında Şumnu en önemli yeri alır, Matbaanın memleketimize bundan 250 yıl önce gelmesinden beri de Kur'an-ı Kerim yazmaları yanında Tab'ları menedilmiştir. Bunun tarihi 11'i asra ulaşmaktadır.
[3] 1286 (1869) tarihleri Tuna Vilayeti salınamesi'ne göre (İ.Ü.K) Şumnu civarıya bir sancağımızdır ve mutasarrıllıktır. Hududu içinde 40 büyük cami ve mescit, 5 büyük hamam, 34 koltuk meyhane, 2 Koğuşlu karakol, 1 Telgrafhane, 1 Hastahane, 1 memleket meydan saati, 6 medresesiyle imaret, 22 mektep, 6 kilise havra ve manastır ve türbeleriyle 10 tekke... Kamil Kepecioğluna göre yalnız Şumnu'da 27 cami, 9 tekke ve zaviye, 2 şehir hamamı, 5 den fazla tarihi kitabeleriyle çeşme, köprü, 1 taşhan ve sayılamıyaeak derecede çok vakıf tesisler bu arada yer almaktadır ..
|