hürbalkan internet dergisi
  BALKANLARDA TÜRK MİMARİ ESERLERİ-1
 

BALKANLARDA TÜRK MİMARİ ESERLERİ-1

Konu, bugünkü Türkiye sınırları dışında, bütün Balkan yarımadası ile şimdiki Romanya ve Macaristan’ı içine almaktadır Osmanlı İmparatorluğumun bu toprakları üzerinde, bugün Macaristan, Romanya, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Arnavutluk ve Yunanistan olarak altı devlet bulunmaktadır Buralardaki Türk eserleri hakkında, yerinde kalan pek azı dışında, en önemli kaynak Evliya Çelebi Seyahatnamesidir Evliya Çelebi’nin görmediği, uğramadığı yerler de bunun dışında kalmaktadır

Kuzeyden başlanacak olursa, Dobruca gibi, büyük

şehirlerin kurulmasına elverişli olmayan alçak ve bataklık arazi üzerinde Sultan II Bayezid’den başlayarak, Osmanlılar, buradaki seyrek nüfusun ihtiyacını karşılayacak ölçüde mimari eserler yapmışlardır Fakat bu eserlerin çoğu, 1828′de Edirne’ye kadar inen Rus orduları tarafından tahrip edildiğinden, daha sonra Sultan II Mahmud, Abdülmecid, Abdülaziz tarafından yaptırılan camiler kalmıştır Daha önceki devirden kurtulan üç eser, Sokullu’nun hanımı Esma Han Sultan’ın Mangalia’daki cami ve medresesi, Babadağı’nda Gazi Ali Paşa Camii, Medrese ve Türbesi ile, küçük bir yapı olan Sarı Saltuk Türbesi, XVI ve XVII yüzyıl özelliklerini korumuştur

XIX yüzyılın son yarısı içinde Bükreş, Harşova, İbrail, İshaklı, Kalas, Köstence, Maçin, Mahmudiye, Mecidiye, Süne (Sulina) ve Tolca’da bulunan çatı örtülü basit camiler, tavan veağaç işlerindeki oymalar ve süslemeler bakımından değer taşır

Kubbeli tek cami, Tuna’nın en kuzey ağzında, Süne (Sulina)’dadır Kalas Camii’ni de 1900 yıllarında Sultan Ab-dülhamid yaptırmıştır Böylece köy camileri ile birlikte, Dobru-ca’da 80 kadar cami ve 2 medrese, mektep vardır

Bükreş’te küçük bir cami ile bir han, Yergöyü (Giurgiu), Kalafat, Orşova gibi kalelerde ve Dobruca – Buğdan sınırında İbrail’de şimdi kilise olan bir cami vardı

Kanunî Sultan Süleyman devrinde fethedilen Banat’ta, hemen savaşın arkasından bütün gerekli Osmanlı müesseseleri yapılmaya başlanmıştır

Sonraları doğu tarafından Avusturyalıların eline geçen birkaç şehri, Köprülü Mehmed Paşa geri almış (1668), daha savaş devam ederken Arad’da cami, mektep, imaret han, zaviye, köprü, hamam yaptırmıştır Varat’ta da Sultan IV Mehmed namına bir cami, bir medrese, bir okul ve Vezirköprüsü denilen köprüyü, Yanova (Boros-yenö)’da Sultan IV Mehmed Camii ile Köprülü Camii’ni yaptırmıştır Daha sonra oğlu Fazıl Ahmed Paşa bir cami, bir okul, ayrı ayrı iki vezir de iki cami, bir saat kulesi ve çeşitli mescitler yaptırmışlardır

XVIII yüzyıla kadar Osmanlılar elinde kalmış olan Tamşuvar, yirmi altı eserle imar edilmiş ise de, bugün eski belediye binasının kapısına, duvara yerleştirilen Sultan İbrahim Hamamı kitabesinden başka iz kalmamıştır

Macaristan’ın durumu biraz daha belirlidir Merkez Budin (Buda Pest) için Evliya Çelebi, yalnız varoşlarda 3500 ev, 24 mahalle göstermiştir Yukarıhisar’dakiler bunun dışında kalmaktadır

Budin’deki eserler, 25 cami, 47 mescit, 12 medrese, 16 mektep, 10 tekke ve türbe, 8 kaplıca, 2 hamam, 9 han, 75 sebilhane, 10 çeşme, 1 baruthane, 1 saat kulesi, 1 bedesten olarak 217′yi bulmaktadır Cami, mescit ve medreseler tamamen kaybolduğundan bunların şekli bilinmiyor Yalnız Toygun Paşa Camii’nin mihrap duvarlarının bir kısmı ile bir köşesinin yerine göre yapılan restitüsyonu, Saraçhanebaşı’ndaki Dül-gerzade ve Fındıklı Molla Çelebi camilerinin bir eşini vermektedir Yalnız kubbe biraz daha büyük olup, son cemaat yeri de yanlara doğru taşmaktadır Bu cami önce Fransisken Manastırı olmuş, sonra yıktırılarak şimdiki kilise yapılmıştır Bu arada camiden kalan duvar ve köşe, Macarlarca temizlenerek meydana çıkarılmıştır Sinan’ın Sokullu Mehmed Paşa Camii ve iki medresesi hakkında da bilgi yoktur, yalnız gravürlerden bunun kubbeli bir cami olduğu anlaşılmaktadır Sinan’ın imparatorluk sınırlarının en kuzeyinde ve Macaristan’da yaptığı tek cami bu olmuştur Kuzeyde, bundan sonraki eseri Drina Köprüsü, 350 km güneyde kalır Sinan’ın, Macaristan’da başka eserler yaptığı hakkında bilgiler gerçeğe dayanmaz

 

Budin’de yerinde kalan en önemli eserler, dört kaplıcadan ibaret olup, onların da soğukluk kısımları yıkılmış, yalnız birisinin tek duvarı, pencere ve hücreleri

bırakılmıştır Aşı-kî’nin yazmasından soğuklukların büyük kubbeli olduğu anla

şılmakta, kalan duvar da, bunu doğrulamaktadır Kaplıcaların havuz kısmında da pencereler açılıp, halvetler bozularak değişiklik yapılmıştır

Kaplıcalar, imparator tarafından subaylara hediye edilmiş, onlar da istedikleri

değişikliği yapmışlardır Horozkapısı Kaplıcası, Kırali ailesine verilmiş olup, aynı

isimdeki apart-manın kapısından girişi vardır Kalan soğukluk duvarı görül-mektedir

 

 

Bundan başka Budin’de kalan diğer bir eser, çok tanınmış Gül Baba Türbesi’dir Önceleri şapel haline getirilen türbe, son yıllarda tamir edilip etrafı açılarak güzel bir bahçe içerisine alınmıştır Böylece Budapeşte’deki 217 eserden, bir türbe ile dört kaplıcadan başka bir şey kalmamıştır

Fakat Pecs şehrinde kalan camiler, bize iyi bir fikir vermektedir Sigetvar’da da iki cami vardır

Macaristan’da kalan en büyük ve güzel cami Pecs’de-ca 1579 tarihli Gazi Kasım Paşa Camii’dir 1635 m çapındaki kubbesi ile Üsküp ve Saraybosna camilerinden biraz daha büyüktür Binada, kilise haline getirilirken yapılan barok değişiklikler ve ilâveler temizlenerek, muhteşem eser ortaya çıkmış ve şehir meydanına hayat vermiştir Yalnız minaresi ve son cemaat revakı yıkılarak, yerine kilisenin narteksi gelmiştir

Pecs’de kalan diğer bir eser, Yakovalı (Dakovica) Hasan Paşa Camii’dir Kilise haline getirilmiş olan yapıda, son tamirde değişiklikler ve ilâveler kaldırılarak üslûba uygun şekilde restore edilmiş, duvarlar temizlenerek kalem işleri ve yazılar meydana çıkarılmış, minarede çan takmak için bozulan petek yeniden yapılmıştır En iyi korunan ve içinde namaz kılınabilecek durumda bir camidir Yalnız bir sütunu açıkta bırakarak son cemaat revakını kapatan ve kubbeden yukarıya yükselen bitişik manastır binası (şimdiki dispanser) yapıyı gölgelemektedir Bir de cami içine konulan, torna işi, çirkinlik numunesi minber, kanser yarası gibi camiin ahenkli güzel mekânı içerisinde göze batmaktadır

Aynı şehirde sekizgen İdris Baba Türbesi, kiremit örtülü kubbesi ile sade bir yapıdır Yuvarlak pencereler sonradan, kilise haline getirilirken açılmış, kubbenin şekli de biraz değiştirilerek bozulmuştur Son tamirde yeniden sanduka konularak türbe haline getirilmiştir

Sigetvar’da Ali Paşa Camii kilise haline getirilirken, re-vak yerine bir koro ve org bölümü yapılmış, kubbe incil, Ahd-i atîk tasvirleri ile süslenmiş, pencereler örülerek loşluk içine sokulmuştur Böyle büyük değişikliklere uğrayan camii, son zamanlarda eski haline koyma teşebbüsleri vardır Sigetvar’da kale içinde çatı örtülü Sultan Süleyman Camii de, kilise iken sonra müzeye çevrilmiştir Yan taraftaki ilâve dışında, camide fazla bir değişiklik yoktur Kanunî Sultan Süleyman’ın ahşasının bulunduğu türbe yıkılmış, yerinde bir kilise yapılmıştır

Evliya Çelebi’nin bildirdiğine göre Romanya ve Macaristan’da toplam 873 eser vardı Bunlardan dört kaplıca, iki türbe, Pecs ve Sigetvar’da kiliseye çevrilmiş dört cami kalıntısı Sikloş’da ev haline sokulan pek harap kubbeli bir cami, Eğri (Eğer, Erlau)’de ve Hamza Bey Palankası (Eresi)’nda ve Bu-din’in 20 km güneyinde (Erd)’de çıplak birer minare olarak ancak 13 eser kalmıştır ki, nispeti yüzde bir buçuktan bile azdır

Diğer Balkan devletleri, Yugoslavya, Bulgaristan, kısmen Yunanistan ve Arnavutluktaki eserler için, Evliya Çelebi Seyahatname’sinden başka kaynaklar vardır XVIII yüzyıldan başlayan vakıf, tapu tahrir defterleri, salnamelerden başka, Yugoslavya için zengin, diğer yerler için perakende yayınlar vardır Ekrem Hakkı Ayverdi, zahmetli çalışmaları ile iki cilt halinde toplayıp baskıya hazırladığı Yugoslavya’daki eserlerin sayısını, 7-8 bin olarak tahmin etmektedir Bu Romanya ve Macaristan’daki eserlerin 9-10 misline varacaktır Bulgaristan, Yunanistan ve Arnavutluk’taki eserlerin toplamı 5-6 bin olarak alınırsa, imparatorluğun Avrupa kısmında 13-14 bin eser yapıldığı tahmin edilebilir Roma imparatorluğumdan çok daha zengin bir mimari tablo, imparatorluğun manevi birliğini sağlamakta önemli rol oynamıştır

Gazi Hünkâr Murad Hüdavendigâr’ın 1364′te fethettiği Filibe’de, fetihten hemen sonra yaptırdığı Hüdavendigâr Camii, en erken tarihli eserlerden biridir 8.50 m çapında, üç kubbeli geniş orta nef, 6 m genişliğinde üçer çapraz tonozlu dar yan netlerle aynı yıllardan Bursa Şehadet Camii plânının uzatılmasından meydana gelen çok kubbeli bir camidir Filibe’de Evliya Çelebi’nin adını verdiği 53 camiden yalnız bu cami ile Şehabeddin Paşa Camii kalmıştır

BALKANLARDA TÜRK MİMARİ ESERLERİ-2

Bundan sonra Çelebi Sultan Mehmed’in, Dimetoka’da, Bursa-Yeşil Cami’nin mimarı Hacı ivaz Paşa’ya yaptırdığı Çelebi Sultan Mehmed Camii’nde de, Bursa Şehadet Camii plânı geliştirilmek istenmiş, fakat sultanın ölümü ile kubbe örtüsünde vazgeçilerek, çatıya karar verilmiştir, imparatorluğun Rumeli tarafında kalan camileri arasında, büyüklük itibarı ile Sofya’da Fatih devri yapısı Mahmud Paşa Camii ile Filibe Hüdavendigâr Camii’nden sonra üçüncü sırada gelir Üç satırlık büyük orijinal kitabesinde, Çelebi Sultan Mehmed adına, 823 Rebi I (Mart 1420)’de yapıldığı belirtilmiştir

Kula Şahin adı ile tanınan Şebabettin Paşa’nın 848 (1444)’de Filibe’de yaptırdığı cami, Anadolu’nun kanatlı camiler dediğimiz grubuna girmektedir

Makedonya Cumhuriyeti’nin merkezi Üsküp, hemen hemen Bursa, Edirne gibi bir Türk şehri karakteri taşır Evliya Çelebi, burada 120 cami, mescit, 70 sıbyan mektebi, 7 misafirhane, 20 tekke ile ayrıca 6 medrese ve 4 han ve 3 hamamın adlarını vermektedir Bugün Üsküp’te tarihi ve kitabesi bilinen en eski yapı, Sultan II Murad Camii’dir iki defa yanarak tamir görmüş, eski şekli bozulmuştur Üçerden iki sıra paye üzerine çatı örtülü olmakla beraber, Üsküp’ün ve Balkanla-r’ın en büyük camileri arasında yer alır

Üsküp’te kitabesine göre 842 (1438) tarihli Alaca İshak Bey Camii de, kanatlı camiler grubuna girer 925 (1519) tarihli ikinci bir kitabeden ishak Bey’in torunu Hasan Bey tarafından genişletildiği anlaşılmaktadır Camie bağlı medrese, çifte hamam ve hanlardan eser kalmamış olup, yalnız sekizgen biçiminde yüksek türbe orijinal süslemeleri ile dikkat çeker

Üsküp’te ishak Bey’in oğlu Gazi İsa Bey tarafından 880 (1475-76)’de yaptırılan İsa Bey Camii de aynı gruptan olup, Bursa camilerini ve istanbul Murad Paşa Camii’ni andırır

Sofya’da Mahmud Paşa Camii ise, Edime Eski Ca-mii’ne benzer görünüşte, dokuz kubbeli bir yapı olup, sınırlarımız dışında kalan Rumeli’nin en büyük camiidir Evliya Çelebi’nin adını verdiği sekiz büyük camiden başka, diğer birçok cami, han, hamam, medrese ve tekkelerin bulunduğu zengin anıtlar şehri Sofya’da ayakta kalan iki camiden biri, şimdi müze olan bu cami, diğeri 974 (1566) tarihli Banyabaşı Camii adı ile tanınan Kadı Seyfullah Camii’dir

Önünde son cemaat revakı ile tek kubbeli camilerin bugünkü sınırlarımız dışındaki en güzel örneği, kuzeydeki Priş-tine Fatih Camii’dir Üç sıra pencereli yüksek duvarlar üzerine 14 m çapında pandantif kubbesi, üç gözlü revakı ve batıda yükselen minaresi ile titiz bir taş işçiliği gösteren, ahenkli, anıtsal bir eserdir Mermer oyma minberi de Rumeli’de kalan en zarif örnektir, denebilir

Atina’da Fatih’in adını taşıyan küçük Fethiye Camii, dört yarım kubbeli merkezi plân şeması ile şaşırtıcı bir görünüştür Bütün kubbeleri kiremit kaplı olup, duvarlar da moloz taşlarla itinasız bir işçilikle örülmüştür Saraybosna bugünkü adıyla Sarajevo, 840 (1436)’da Osmanlı ülkesine katıldı Bosna eyaletinin merkezi olan Saraybosna, Bursa, Edirne, Üsküp gibi yeni baştan kurulmuş bir Türk şehridir 1878′de Avusturya işgali olmuş, 1918′de Yugoslavya’ya verilmiştir Evliya’ya göre 400 mahalleden 390′ı Müslüman, 10′u Sırp ve Bulgar, 2’si Yahudilere aitti Geniş saraylar vardı 177 cami ve 100 mescitten, 77’sinde cuma namazı kılınırdı 180 sıbyan mektebi ile medreseler, darüşşifalar, tekkeler, çarşı ve hamamlar, üç kervansaray ve yirmi üç kale gibi han vardı

Bosna-Hersek’teki Saraybosna’da 937 (1530) tarihli Gazi Hüsrev Bey Camii, Silivri’de Pirî Mehmed Paşa’nın aynı tarihli camiinin az farklı bir benzeridir Yüksek duvarlar üzerine kare plânda, 15 m çapında kubbeli yapı, alçak tutulmuş mihrap yarım kubbesi ve yanlarda küçük birer kubbe ile, geniş bir avlu ortasında yer almıştır Medrese, türbe, bedesten, han, hamam ve bir hanikâh, Hüsrev Bey’in camiine bağlı olarak yaptırdığı diğer eserlerdir

Üsküp, Manastır, Saraybosna, Yeni Pazar, Yeni Kasaba, Novi, Travnik, Banyaluka, Kumanova gibi şehirlerin genel görünüşüne, bugün bile Türk mimari eserleri hâkimdir Diğer birçok kasabaların da Osmanlı idaresinde daha parlak devirler yaşadığı anlaşılmaktadır

Bulgaristan’da, XVIII yüzyıl sonlarına kadar, birçok şehirlerde önemli eserler yapıldığına örnek olarak Şumnu (şimdi Kolarovgrad)’da, 1745 tarihli Şerif Halil Paşa Camii ve Külliyesi gösterilebilir

Bugün Yunanistan’da kalabilen Türk eserleri, başta Atina ve Selanik gibi büyük şehirler olmak üzere, Makedonya’da Vardar Yenicesi, Karaferye, Kesriye, Florina, Ostro-va, Vodina ve Kavala’da bulunmaktadır Ayrıca Narda, Mi-zîstre, Benefşe, Pasova, Anabolu, Tırhala, Dimetoka, Halmyros’da ve Eğriboz ve Girit Adası’nda Türk camileri ve diğer mimari eserleri yapılmıştır Bugün bunların birçoğu yıktırılmıştır

Evliya Çelebi, Atina akropolünde, İçkale Camii’nden

başka eteklerde başka camiler ve mescitler bulunduğunu, ayrıca şehirde de, üç cami ve yedi mescit olduğunu kaydeder 1763 tarihli Mustafa Ağa ve Altıfıskiye Camii, bugün işlemeler ve El Sanatları Müzesi olarak kullanılmakta olup, üç kubbeli son cemaat yeri ile fevkanî, tek kubbeli şirin bir eserdir XVIII yüzyılın ikinci yarısında, Yunanistan’da Türk mimarisinin hâlâ çok canlı olduğunu gösterir Atina’da Agora’nın yakınındaki revaklı medresenin, bugün yalnız portali kalmıştır

Beş yüz yıl Türkler elinde kalan ve Atatürk’ün içinde doğduğu Selanik’te, Evliya Çelebi, yüz elli kadar cami ve mescit olduğunu kaydeder 1913′te “Selanik Topografyası” adlı Fransızca eserin şehir plânında 37 adet cami, adları ile işaret edilmiştir O zamanlar şehre karakteristik manzarasını veren minareler, hemen hemen tamamen yıktırılmıştır

inegöl’de külliyesi bulunan ishak Paşa tarafından yaptırıldığı tahmin olunan ve Evliya Çelebi’de adı geçen Alaca Camii, Selanik’te en önemli Osmanlı eseridir Önünde beş kubbeli son cemaat yeri, arka arkaya iki kubbe ve yanlarda alçak kubbeli mekânlarla, XIV – XV yüzyıllar Osmanlı camileri tipine uygundur

XVII yüzyıl başlarından kalma Hamza Bey Camii, tek kubbeli bir yapı olup, düz çatı ile yanlara doğru uzatılmıştır Sultan II Murad’ın yaptırdığı 1463 tarihli hamam, bugün de bakımlı ve iyi durumdadır Çoğu bugün de kullanılan Türk çeşmelerinin kitabeleri kaldırılmıştır Selanik surlarında iki gösterişli kule, Beyaz Kule ve Zincirli Kule, Türk devrinin canlı hatıraları olarak ayaktadır

Vardar Yenicesi’nde, Evliya Çelebi’nin bahsettiği 17 camiden birkaçı harap halde kalmıştır Karaferye’de eski Türk evleri ve bir iki harap cami hâlâ vardır Kesriye’de, tek kubbeli, harap haldeki iki cami ve birçok Türk evleri, bir de medrese kalmıştır Vodina’da, önünde üç kubbeli son cemaat yeri ile tek kubbeli bir cami, Kavala’da iki cami ile büyük ölçüdeki Mehmed Ali Paşa Külliyesi vardır Mora’da, Mizistre, Benefşe ve Pasova şehirlerinde Evliya Çelebi’nin anlattığı Türk eserlerinden pek azı harabe halinde kalmıştır Anabolu’da minareleri yıkılmış halde kalan iki camiden biri sinema olmuştur Tesel-ya’da, Tırhala’da, Evliya Çelebi’nin adlarını verdiği yedi camiden yalnız biri kalmıştır Bu cami, 1568′de Tırhala’da ölüp, oradaki türbesine gömülen Mustafa Paşa oğlu Osman Şah tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmış olup, yaptıranın adını almış olan Osman Şah Camii’dir Tuğla-taş sıralarından dekoratif duvarlar üzerine, üç sıra pencereli ve tek kubbeli camiin daha 1929′da alınan resminde bile, önündeki beş kubbeli son cemaat yeri yıkılmış olup türbesi de çok haraptır Eğriboz Adası’nda, Eğriboz şehrinde de, minaresi ve üç kubbeli son cemaat yeri yıkılmış, tek kubbeli bir cami kalmıştır

Arnavutluk’ta XV yüzyıldan, XX yüzyıl başlarına kadar yapılan eserlerden çoğu bugün yok olmuştur XV yüzyıldan selâtin camileri, 1417 Berat, 1466 Elbasan, 1478′den az sonra İşkodra ve Lesh şehirlerinde yapılan eserlerdir

XVI yüzyılda, tamamen klasik Osmanlı tarzındaki kub

beli camilerden, Korça’da 1496 tarihli İmrahor Camii, Be

ratta 1540-1550 tarihli Kurşunlu Cami, Elbasan’da 1580-

1590 tarihli cami vardır

XVII yüzyılda aynı mimarinin devamı olarak, Elba

san’da 1608 tarihli Hasan Balizade Camii ile, 1660-1670

arasında Bıçakçızade Camii, Pekin’de 1660 tarihli Abdur-

rahman Paşa Külliyesi gösterilebilir

1760-1830 arasında melez bir Osmanlı mimarisi ile yapılan eserlerde, İşkodra’da 1768tarihli Kurşunlu Cami, Görüce (Korça)’de 1780 tarihli Dolma Tekke, Beratta Halveti-ye Tekkesi (1782), Beratta Bayezid Camii (1780-1790) ve Bekâr Camii (1827), Tiran’da Edhem Bey Camii (1794-1820), Pekin’de Saat Camii (1834) olmuştur Daha sonra Sultan II Abdülhamid zamanında, bazı yeni eserler ve yeniden parlayan Bektaşilik dolayısı ile yeni tekkeler yapılmıştır

Son devir eserleri, Berat İbrahim Paşa Camii (1853), Görüce Fatih Camii (1838), Preza Saat Kulesi (1852), Elbasan Saat Kulesi (1899), ayrıca İşkodra’da hükümet konağı ve kışlalarla, camiler ve Durreste camiler yapılmıştır Ayrıca XV ve XVI yüzyıllardan kaleler, burçlar, hamamlar, mektepler gibi eserler, bu listenin dışında kalmaktadır

Kaynak: Osmanlı Mimarisi

Prof Dr Oktay ASLANAPA

TÜRKİYE İŞ BANKASI

KÜLTÜR YAYINLARI

 

 

 

 

 

Üsküp

 

Türk Tarih Kurumu`nun (TTK) önderliğinde 8 yıl önce başlatılan yurtdışındaki `Osmanlı Eserleri Envanteri Projesi`nin Balkanlar ayağı son aşamasına geldi Yüzde 80`i tamamlanan ve bire bir saha çalışmalarına dayanan projede ezber bozan detaylar öne çıkıyor Sanat tarihçilerinin yurtdışındaki Osmanlı eserleri üzerine en kapsamlı çalışma olarak değerlendirdiği ve 2010`da tamamlanması beklenen envanter daha önce 15 bin 787 olarak tespit edilen Balkanlar’daki mimari yapıların iki kat fazla olduğunu ortaya koydu11 Balkan ülkesindeki Osmanlı eserlerinin yaklaşık yüzde 90 ı yıkılmış durumda Ayakta kalan eserlerden 5 binine acil müdahale gerekiyorTürkiye`den giden ekipler sadece cami kale medrese veya bedesten gibi akla ilk gelen yapıları değil; tekke zaviye türbe han arasta imaret hamam köprü su kemeri çeşme kule mektep kütüphane ocak ve tabya gibi birçok eseri tespit ediyorplanlarını ve tek tek mimari özeliklerini çıkarıyor Saha çalışmalarına katılan sanat tarihçilerine göre hemen müdahale edilmezse ayakta kalanların çoğu ortadan kaybolacak

 

 

 

 

 

Ortodoks Makedonlar Tarafından Yakılıp Yıkılan Tarihi Pirlepe Camii

 

 

Osmanlı 20 yüzyılın başlarına kadar 500 yıldan fazla hâkim olduğu Balkan topraklarını da Anadolu gibi imar ve ihya etmiş Ele geçirdiği bu topraklardaki mevcut eserleri korumuş hatta onarmış ve bunların yanı sıra kendi kültürünü yansıtan eserler inşa etmiş Bunu imparatorluğunun gereği olarak görmüş Hem yerli halk hem de Anadolu’dan Balkanlar’a getirilen soydaşlarımız bu eserleri uzun yıllar kullanmış Şimdi Rusya ve Balkanlar’daki kapalı rejimlerin çöküşüyle Türkiye Balkanlar’a yeniden eğildi Ancak Osmanlı`nın ayrılmasından sonra bazı ülkelerde Türk ve Müslüman nüfus kalmadığı için eserler kolayca ortadan kaldırılmış Türk ve Müslüman nüfusunun olduğu bölgelerde ise eserlerin bir kısmı ayakta Mesela Macaristan`da nüfus kalmayınca 700 eserden sadece 28`i bugüne ulaşabilmiş Onlar da turistik maksatlarla kullanılıyor Kosova Bosna Hersek ile Makedonya`da Müslüman nüfus fazla olduğu için birçok eser varlığını koruyabilmiş Dolayısıyla eserlerin en büyük sorunu sahiplenilmeme bakımsızlık milliyetçi saldırılar doğal afetler kasıtlı müdahale ve yanlış restorasyonlar nedeniyle kaybedilmiş

 

 

 

 

 

Kosova Makedonya ve Bosna Hersek`teki eserlerin durumu iyi Bulgaristan ile Arnavutluk`ta da ayakta olanlar var Ama Hırvatistan`da yapı kalmamış Sadece kale ile kuleyi bırakmışlar Zaten daha çok dinî yapılar tahrip edilmiş ilk olarakülkedeki milliyetçilik akımları bu eserleri vuruyor Meselâ 2004`te Mitroviçe`de bir Arnavut çocuk derede boğulmuştu Arnavutlar kiliseleri ateşe vermişti Sırplar da bu eyleme karşılık Osmanlı`dan kalan Belgrad`daki Bayraklı ve Niş`teki Ağa Camii`ni yaktı Kavga edenler Arnavutlarla Sırplar ama yakılan Türk camisi Camiler daha sonra oradaki Müslümanlarca onarıldı; ama eskisi gibi olamadı2001`de Makedonya ile Arnavutluk arasında çıkan savaşta 15 yüzyıla ait Pirlepe Camii kundaklandı O zaman 3 kilise ile 11 Türk eseri zarar gördü UNESCO bu mabetleri onaracaktı Kiliseler onarıldı; ama Türk eserlerinin onarımı Pirlepe Belediyesi`ne takıldı Makedonya Hırvatistan ve Yunanistan`da kiliseye dönüştürülmüş camiler var Makedonya`daki Haydar Kadı Camii`ni basket sahası olarak kullandılar Zeminini komple yıkmışlardı Sadece duvar ve kubbesi kalmıştı Basket sahasından sonra da bira deposu yaptılar Baskı gelince boşaltılar; ama o bölgede Müslüman nüfus olmadığı için eser sahipsiz kaldı Genelde de Müslüman eserlere müdahalede bulunulmuş Kosova`daki bazı eserler kasıtlı olarak Arap mimarisine göre restore edilmiş1967`de Romanya ve Yugoslavya’nın Tuna Nehri’nde ortaklaşa inşa ettiği barajın suları altında kalan Osmanlı kalesi Adakale çoktan unutuldu

 

 

 

Atina Fethiye Camii-Monastraki Meydanında (Yunanistan’da ibadete açık camii yokarkeolojik eserlerin deposu olarak kullanılıyor Atina’daki iki camiiden biri)

 

Restorasyon çalışmalarında ODTÜ`den Tarihçi Ömer Turan ve Mimar MBarış Yağlı vardı Daha sonra Gazi`den Sanat Tarihçisi Neval Konukdeğerli arkadaşımız Mimar Mehmet Emin Yılmaz Filiz Canyurt Sevil Osmani-Öztürk Esra Yıldız Mimar Ammar İbrahimgil ve başka uzmanlar da yer aldı

Envanter çalışmasına Devlet Planlama Teşkilatı ile Gazi Üniversitesi de destek verdi Yunanistan ile Diyanet TTK TBMM DPT projenin ana kaynaklarından Osmanlı’yı yeniden canlandırmak gibi değerlendirildiğinden bürokrasi Rumeli’nden uzak durmaya özen göstermişOysa o bölgeye sahip çıkmak bizim tarihi ve vicdani sorumluluğumuzdur

 

 

 

Balkanlardaki Türk eserlerinden Bazıları:

ARNAVUTLUK – Tiran: Kaplan Paşa Türbesi Korça: Mirahor Camii ve Mirahor Türbesi İşkodra: Buşatlı Mehmet Paşa Camii Vlora: Muradiye Camii Berat: Bekârlar Camii Elbasan: Çarşı Hamamı

 

BOSNA HERSEK – Sarayevo: Ferhat Bey Camii Bursa Bedesteni Travnik: Süleyman Paşa Camii Banyaluka: Ferhat Bey Camii Mostar: Saruca İbrahim Paşa Camii Kladanj: Hacı Bali Bey Camii Odzak: Çarşı Camii Visoko: Tekke Tuzla: Cami

 

BULGARİSTAN – Filibe(Plovdiv): Perşembe Pazarı Camii Razgrad: İbrahim Paşa Camii Köstendil: Fatih Camii Provadija: Abdulaziz Camii Selvievo: Malkoç Bey Türbesi Karlovo: Karlı İli Mehmed Bey Camii

 
  Bugün 67 ziyaretçi (70 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol